Biyografi,  Çocuk Gündemi,  Deneme,  Gündem Arşivi Klasikleri,  Tarih

Bir Kurmay Subay Doğuyor

Mustafa Kemal 3. Ordunun eğitim koluna görevlendirilmişti. İnançlarına uygun olarak davranışlar sergiliyordu. Politikadan çekilmiş kendini askerlik görevine vermişti. Dışarıdan gelen düşman tehditler de hükumeti orduda yenilikler yapmaya itmişti. Yapılacak çok işi vardı. İlk karşı olduğu, orduda modası geçmiş ama hala yürürlükte olan tenkit ettiği eğitim usulleriydi. Yaşlı subaylar O’nun bu tavrını beğenmiyor ve bu şımarık, bu kendini beğenmiş asi ruh, bakalım daha ne kadar ileri gidebilecek diye de merak ediyorlardı. Ama O, çok geçmeden verdiği eğitimler neticesinde askerliğe katkısının çok değerli olduğu kanaatine varan yeni yetişen subaylar arasında saygı görmeye başlamıştı bile.

Mustafa Kemal, Abdulhamit’in ordusunu yetiştirmek üzere getirttirdiği Alman subaylarının değerlerini taktir ediyor ama gelişlerini asla doğru bulmuyordu. 1909 yılının ağustos ayında eğitim manevralarının denetilmesi göreviyle Ordu Kurmay Başkanlığı emrine verildi. Bu şimdiye kadar benzeri görülmemiş bir harekâttı. Bütün bir süvari tugayı, ordu komutanları ve kurmay başkanları önünde manevralar yapılacak olması Mustafa Kemal’i heyecanlandırmış ve bunu çoktandır beklediği, özlediği askerlik hayatının bir dönüm noktasının başlangıcı olarak görüyordu. Alman askeri Heyetinin Başkanı Mareşal Von der Goltz’un bir manevrayı yönetmek için Selanik’e geleceğini öğrendi. Onun için bir manevra planı hazırladı. Diğer yüksek rütbeliler her zamanki gibi bunu hoş görmeyip küstahlık olarak nitelendirip; “Mareşal Hazretleri buraya bizlere ders vermeye geliyor, bizden ders almaya değil,” dediler. Mustafa Kemal, askerlik sanatının bu büyük üstadının bilgisinden yararlanılması gerektiğin iyi biliyor ama Türk Genel Kurmaylığının da kendi ülkesini nasıl savunulacağını ve bu konuda bir takım düşüncelere sahip olduğunu da Mareşal’in görmesi ve anlaması gerektiğini de önemli ve gerekli görüyordu. Hazırladığı harekat planını görsün de, sonra isterse beğenmeyip kendi planını uygulasın, bunda herhangi bir terslik olamazdı.

Mareşal geldi ve incelediği Mustafa Kemal’in planını uygulamaya karar verdi. Araziyi bilemediğinden, bu genç subayın yanında hiç ayrılmıyor, ondan sürakli bilgi alıyor zaman zaman da akıl danışıyordu. Mareşal’in kanatini ve tetkiklerini dinledikten sonra gururla göğsü kabardı. Artık emindi, en az Mareşal kadar askeri bilgiye ve beceriye sahipti. Bu tür manevralar gittikçe daha sık yapılmaya başlanınca haliyle Mustafa Kemal hep ön planda görülmeye başladı. Bu manevralar ona çok değerli bir tecrübe sağlamasının yanında Kolağası rütbesini aşan bir şöhret kazanmasına yol açtı.

Picardie Manevraları

Mustafa Kemal Picardie Manevraları’nda (Solda 3. Kişi)

12–18 Eylül 1910’da Fransa’nın Picardie bölgesinde yapılan bir tatbikattır. Fransız Mareşal Ferdinand Foch komutasında gerçekleşen bu tatbikat, Almanya’nın Berlin’de düzenlediği manevralara bir cevap niteliğinde olmuştur.

Picardie Manevraları titizlikle hazırlanmış ve tarafsız ülkelerden gözlemciler de davet edilmiştir. Osmanlı Devleti, bu manevralara Binbaşı Selahaddin Bey’i, Kolağası Mustafa Kemal‘i ve Paris’te Ataşemiliter olarak görevli bulunan Binbaşı Fethi Bey’i gözlemci olarak göndermişti. Mustafa Kemal manevralar sonunda söz alarak bazı eleştirilerde bulunur. Mustafa Kemal’in sözleri ve yorumları Mareşal Foch’un dikkatini çekince, akşam verilen ziyafete Albay rütbesinden daha küçük olanlar çağrılmadığı hâlde; protokole aykırı olarak, Mustafa Kemal’i davet eder. Picardie Manevraları hakkında Mustafa Kemal’in yorumunu, Ali Fethi Bey şöyle aktarmaktadır:

“Manevralar, tam bir düzen içinde üç gün sürdü. Son gün, Fransız ordusunun bütün dalları, iki saate yakın süren geçit resmi yaptı. Yanımda olan Mustafa Kemal, manevra sahasından ayrılırken şunları söyledi:

‘Bu kadar hazırlık sulh için yapılmaz. Aklımızı başımıza almalıyız. Çıkacak harp, bütün dünyayı ateşe atabilir ve biz bunun dışında kalmalıyız.’

Paris’e dönünce Harbiye Nezareti’ne gönderilecek raporu beraberce hazırladık ve bu kanaatimizi açıkça bildirdik. Ülkemiz için bulutları beliren bir dünya savaşından önce düşünülmesi gereken başka buhranlar, anlaşmazlıklar, için için kaynayan bunalımlar vardı.”

Mustafa Kemal, Fransa’da Picardie Manevraları’nda. Mustafa Kemal (sağda), Binbaşı Selâhaddin (ortada) ve Paris Ataşemiliteri Fethi Okyar (solda)

Mustafa Kemal, Picardie Manevraları’nı izlerken yaklaşan I. Dünya Savaşı’nın yaratacağı yıkımı sezmekte ve Osmanlı Devleti’nin takip etmesi gereken siyaseti de tespit etmektedir. Cumhuriyet Gazetesi yazarı Abidin Daver, o sırada Paris’te Mustafa Kemal’le yaptığı görüşmeyi şöyle anlatır:

“Mustafa Kemal’le, 1910 yılının Eylül ayında Paris’te, Luna Park’ta karşılaştım. Yanında Fethi Bey vardı. Bir süre önce, Fransız ordusunun Picardie’de yaptığı manevraları izlediklerini bildiğimden, çocukluğumdan beri içimdeki askerlik merakı ile kendisinden manevralar konusundaki izlenimlerini sordum. Görüşünü şöyle özetledi:

‘Uçaklar savaşta önemli rol oynayacaktır. Fransız sahra topçusu mükemmel, fakat Fransız piyadesi kırmızı pantolonlarıyla çok iyi bir hedef teşkil eder. Fransız ordusu, gereğinden fazla ateşli ve saldırgan bir ruhla yetiştirilmektedir.’

Havacılık o zaman henüz yeni tutunmuştu. Sadece, o da çok elverişli havalarda, gözlem hizmetlerinde kullanılmakta idi. İtiraf edeyim ki Mustafa Kemal’in havacılık konusundaki görüşlerinde isabet olduğuna pek inanmamıştım. Dört yıl sonra, Birinci Dünya Savaşı’nda, hava gücünün kesin etkisi görüldü. Havacılığın daha yeni filizlenmeye başladığı bir çağda, gök egemenliğinin önemini ve geleceğini görerek benimseyen Atatürk, görüş ve düşüncelerinde yanılmamıştı.”

Mustafa Kemal, savaşta hava kuvvetlerinin önemini görmüş ve yeni Türk Devleti’nin oluşumunda gerçekleştirdiği devrimlere bir yenisini daha eklemiş ve16 Şubat 1925’te Türk Tayyare Cemiyetini kurarak; Türk havacılığının gelişmesini, güçlendirilmesini sağlamıştır.

Yüce Türk Ulusuna saygıyla…
Mehmet R Aşar, Mart 2025, Antakya

“İstikbal göklerdedir!
Göklerini koruyamayan uluslar, yarınlarından asla emin olamazlar. Kanatlı bir gençlik memleketin geleceği bakımından en büyük güvencedir. Bir gün batılı ayaklar Ay’da ayaklarının izlerini bırakacaklarsa, bunların arasında bir de Türk’ün bulunması için şimdiden çalışmalara girişmek, aşamalar kaydetmek gerekir.”
Mustafa Kemal Atatürk

Bir yorum

  • Gonul.asrak62@gmail.com

    İyiki sahip olmuşuz. ATAM İZİNDEYİZ ATAM İZİNDEYİZ Gerisi yalan asla yarışamaz net

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir