Deneme,  Edebiyat,  Güncel - Aktüalite,  Toplum

Ayvalık Edebiyat Günleri

26 Mayıs -1 Haziran 2025 tarihleri arasında gerçekleşen Ayvalık Edebiyat Günleri şimdiye kadar katıldığım onca edebiyat etkinliği içinde en sıcağı, en içteniydi belki de. Orada bulunduğum 5 günlük süre içinde kalbim bir nehirden daha hızlıydı.

Duyarlıklarına, düşlerine, insani duruşlarına ve sanatçı birikimlerine fazlaca Don Kişot kaçmış iki insan organize etmişti Ayvalık Edebiyat Günleri’ni: Ali Akdamar, Mevlüt Âsar!

Onlara Don Kişot desem olmazdı. Çünkü günümüzde daha da çoğaldığını biliyorlardı yel değirmenlerinin. Peki bu ısrar, bu inat niye? İşte bu sorulmazdı. Son Kişot demeyi geçirdim onlara içimden. O zaman da kafam karıştı. Kuşkusuz onlara bu organizasyonda destek olan başkaları da vardı, başka oluşumlar da… Yükselen alçak değerler çağında böyle örnekler giderek azalsa da kış ortasında açan çiçek gibi bir umuttu yine de.

Sanki o iyi insanlar o güzel atlara binip geri dönmüşlerdi. Bir tepeden bütün insanlara, bir kıyıdan bütün denizlere kardeş yüreğimle alkışladım o insanları, oraya gelenleri…. Kaç kez hem de… Keşke daha fazla ellerim, daha fazla parmaklarım olsaydı; daha fazla alkışlayabilmek için onları. Ve orada bir edebiyat sofrası kuran ve o sofraya oturup güneşi içenleri, ayrı ayrı…

Ayvalık’tan ayrılırken baktım içim şiir dolu, içim dostluk dolu… Baktım anılarla dolu içim. Ve yüküm epeyce ağır. Baktım düş taşkını bir haldeyim. Solumda Ege, üstümde gökyüzü, yanımda Zeynep. Zeynep’e şiir oku mu dedim, şarkı türkü söyle mi dedim birkaç kez, anımsamıyorum.

Çok sayıda şair, yazar, sanat insanı ve edebiyatseveri bir hafta boyunca bir araya getiren Ayvalık Edebiyat Günleri’nde “İnsanın Gerçek Yurdu” başta olmak üzere işlenen çeşitli temaları, yapılan sunumları, bunların bana kattıklarını unutabilir miyim? Unutabilir miyiz? Hiç sanmıyorum. Ya bu etkinliklere ev sahipliği yapan mekanları? Onları da… ÇYDD, Cavlıhane, Şeytanın Kahvesi, Kafe Ayvada, Sanata ve Eğitime Destek Derneği… Şeytanın Kahvesi’nde şiir okuyanlar arasında Zeynep’le birlikte yer aldık. O iyi insanlara destek olsun diye, onların düşlerine omuz verebileyim diye; (hangi kente gitsem / oranın delisi oluyorum / duyarlıkları azalır yoksa / delileri azalan bir kentin) dizelerini serdim ortaya. Vaktiyle Soma’da binlerce zeytin ağacının katledildiği haberi üstüne Didim’deki zeytinliklerden birine girip oradaki ağaçlara baş sağlığı dilediğimden söz açtım. Ben insanlığın oğluyum; ağaçların, kurdun kuşun, suların kardeşi dercesine yaptım bunu. Kazdağları’ndan bir selam indirdim mekana… Bilsinler istedim yalnız olmadıklarını.

Etkinlikler salt Ayvalık halkına edebiyat zevki yaşatmaya, Ayvalık halkının edebi birikimini, estetik duyarlılığını artırmaya ve edebiyatla bağını kuvvetlendirmeye dönük değildi. Şaşırtıcı, büyüleyici ve doyurucu olan da buydu. Oraya davet edilen şair, yazar ve sanat insanlarının birbirleriyle tanışıp kaynaşmasını sağlamanın dışında onlar için de bir bilgilenme, bir birikimlenme ve bildiklerini yeniden bilme sofrasıydı Ayvalık Edebiyat Günleri.

Ben etkinliğin ikinci günü Nâzım Hikmet Şiiri üzerine, ansiklopedik ve kronolojik bilgiden uzak duran bir yaklaşımla Nâzım’la Yeniden Tanışmak başlıklı, yaklaşık bir saati bulan bir sunum yaptım. Nâzım’ı; sürmekte olan özgürlük, demokrasi ve sosyalizm mücadelesinde nereye koyacağımız, onu ne şekilde başucu yapacağımız, bıraktığı külliyattan ne şekilde yararlanacağımız hakkında bir düşünce paylaşımında bulundum. Onun ütopyasının bugün de insanlığın ortak ütopyası olduğunun özellikle altını çizdim. Şiirlerinden örnekler verdim.

Orada bulunduğum süre içinde birçok arkadaş, birçok dost edindim. Edindik. Yeni kendim oldum. Yeni yeni kitaplarım oldu. Arttım. Arttık.

Birçok etkinliğin de gerçekleştiği Cavlıhane konaklama yerimizdi. Zar zor bulmuştuk orayı. Ayvalık’ın Rumlardan kalma taş binaları, taş döşeli daracık sokakları arasında bir yerdi. Eşyalarımızı çarçabuk odamıza bırakıp açılışa yetişme telaşına düşmüştük Zeynep’le. Odamızı azcık havalandıralım, pencereleri açalım öyle derken bir de ne görelim: Karşımızda bir metal kabartma üzerinde Feyza Hepçilingirler’in resmi ve resmin hemen altında edebiyatçımızın adı… Didim’de 13-14 yıl önce bir hafta sürmüş “Romanın Şimdisi ve Geleceği” adlı kapalı oturumları anımsadım hemen. Ve o zamandan beri tanıştığımızı kendisiyle. Feyza Hanımla bir süreliğine de olsa komşu olmuştuk. Ne güzel! Bu sevinçli tesadüfü birbirimize sarılarak kutladık Zeynep’le. Etkinlikler sırasında da hep birlikteydik zaten.

Kısa sürede arkadaş ve dost olduğumuz şair, yazar ve okurlarla, edebiyatımıza emek veren, fakat artık aramızda olmayan Afşar Timuçin, Ahmet Uysal, Enver Karagöz, Kemal Özer, Ruşen Hakkı, Edip Cansever, Cemal Süreya gibi birçok ismi anmayı da ihmal etmedik. Ayvalık Edebiyat Günleri’nde onlar da adeta bizimleydi. Edebiyata dair daha pek çok şey konuştuk, konuşuldu.

Ve her şey anılardan ibaret şimdi.

Adil, demokratik, özgürlükçü bir dünya ve barış içinde bir yeryüzü düşü kurmaya, düşlerimiz için mücadele etmeye yazgılı olduğumuzu konuştuğumuzu anımsıyorum Zeynep’le dönüş yolundayken. Ve inandığımızı dinlerin en büyüğü aşkla; aşkın, sanatın ve edebiyatın incelteceği bir dünyaya.

Hep söylerim, edebiyat güzeldir!

Hayrettin Geçkin

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir