
Alevi Türk Soykırım Köprüsü
5 Ağustos 2016 günü İstanbul Boğazı’nda açılışı yapılan 3. köprüye “Yavuz Sultan Selim Köprüsü” adı verildi.
Köprüye adı verilen Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’i kısaca tanıyalım.
Babası II. Beyazıt’a karşı gerçekleştirdiği bir Yeniçeri darbesiyle Yavuz Sultan Selim, 24 Nisan 1512’de tahta geçti.
Sürgünde yaşamını sürdürmek üzere Dimetoka’ya doğru yola çıkan II. Beyazıt, Çorlu yakınlarında birdenbire ölür!
İşin doğrusu, Yavuz Sultan Selim, yaptığı plan uyarınca adamlarına babasını zehirleterek öldürtmüştür.
Yavuz Sultan Selim, padişahlığının ilk yılını kardeşlerini ve yeğenlerini ortadan kaldırmakla geçirir:
İki ağabeyini boğdurtur: Şehzade Mehmet ve Şehzade Korkut.
Ağabeylerinin çocuklarını, yani yedi yeğenini boğdurtur: Şehzade Musa, Şehzade Orhan, Şehzade Emir, Şehzade Osmanşah, Şehzade Mehmet.
Karşımızda bir padişah değil, bir seri katil var!
Alevi Düşmanı Yavuz Sultan Selim
Yavuz Sultan Selim, padişah olmadan, daha şehzadeliği döneminde bile Kızılbaş olarak adlandırılan Alevi Türkmenlere düşmandı.
Yavuz Sultan Selim, henüz şehzade iken Trabzon sancağında Alevi kıyımına başlamıştı.
Planlanmış Katliam: 40 Bin Alevinin Adı Deftere Yazılıyor
Resmi tarih yazarları, Yavuz Sultan Selim’in kitlesel Alevi kıyımını Çaldıran Savaşı’na bağlarlar.
Yavuz Sultan Selim’in tarihçisi Hoca Sadettin bu görüşte değildir.
Kendisi de bir Alevi düşmanı olan Hoca Sadettin, Yavuz Sultan Selim’in Trabzon sancağındayken paşalarıyla yaptığı bir konuşmayı anımsatıyor.
Yavuz Selim’in paşalarından biri aşağıdaki sözleri söylüyor, Yavuz Selim de onaylıyor:
“Saadetli Şehzademiz tahta çıkarsa, her birimiz devlete varıp yeni bir dönem başlasa ve bahtiyarlık etkinlikleri gözükse ve Padişahın güçlü kolu devleti koruyucu olsa, aşağılık Kızılbaş yığınlarını darmadağın edip pislik içindeki kâfirlerin vücutlarını zamanın sayfalarından kazısak!”
Osmanlı şeriatına uymayan Alevilere hakaretler yağdırıyor, onları kâfir olarak niteliyorlar.
Peki, “kâfir” kime denir?
İslam’ı, Kuran’ı, Hz. Muhammed’i inkâr eden kişilere kâfir denilir.
Aleviler; “Ya Allah, Ya Muhammed, Ya Ali” derler.
Allah’ı, Muhammed’i dillerinden düşürmeyenlere kim kâfir diyebilir?
Osmanlı şeriatçıları diyebilir!
Alevi Türk düşmanı Osmanlılar diyebilir!
Değerli Dostlar,
Yavuz Sultan Selim’in gözünde, yoksul Alevi Türk köylüleri devlet ve din düşmanıdırlar. Onların ortadan kaldırılması Tanrı buyruğudur!
Yavuz Sultan Selim, Şah İsmail ile Anadolu Alevileri arasında bağ kurarak her ikisini birden aşağılar, hakaretler ve iftiralar yağdırır. Yavuz Sultan Selim’e göre:
“Türkler duygusuz, kavrama gücünden yoksun, hayvanlara benzeyen aşağılık insanlardır.”
Bu bilgileri veren, Yavuz Sultan Selim’in güvenilir tarihçisi Hoca Sadettin’dir!
Değerli Dostlar,
Anadolu’da yüzyıllarca sürüp gitmiş Alevi Türkmenlerin katliamlarının planlayıcısı, yöneticisi ve sorumlusu başta Yavuz Sultan Selim olmak üzere Osmanlı padişahlarıdır.
Toplu Alevi Türkmen katliamı yapan Osmanlı padişahları, Sünni-Alevi ayrımı yaparak Anadolu’ya kin ve nefret tohumlarını ekmişlerdir.
Değerli Dostlar,
Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim, Anadolu’da çok geniş çaplı bir Alevi kıyımına, bir soykırıma karar vermiştir.
Ama Anadolu’daki sade insanların durumu nasıldır?
Anadolu’da yoksul sade insanlar arasında din ve inanç farkı nedeniyle en küçük bir tatsızlık bile yaşanmamaktadır.
Anadolu’nun yoksul insanları, birbirlerinin dinine, mezhebine bakmadan kardeşçe bir arada yaşamaktadırlar.
Yanlı Osmanlı tarihçilerinin bile yazdıklarında, köylüler arasında küçük çaplı bile olsa bir mezhep çatışmasına rastlanmaz.
Anadolu Türk halkı, engin bir hoşgörü sahibidir.
Anadolu Türk halkının arasına fitneyi, ayrılık tohumlarını eken Osmanlı’dır!
Anadolu’da farklı din ve inanç sahibi kişileri birbirlerine düşman edenler; Osmanlı hanedanı ve Osmanlı din adamlarıdır.
Değerli Dostlar,
Yavuz Sultan Selim’in Divanı’nda, Anadolu Alevilerinin katline karar verildikten sonra uygulamaya geçilir.
İlk adım olarak, Anadolu’daki Alevilerin tek tek defterlere yazılması gerekmektedir…
Bakın, tarihin bu aşaması çok önemlidir.
Özellikle, Yavuz Sultan Selim’in 40 bin Alevi’yi öldürttüğü gerçeğini kabul etmek istemeyen Yeni Osmanlıların, Osmanlı sevdalılarının dikkatle okuması gereken yere geldik:
Anadolu’da yediden yetmişe kadar Alevi oldukları kesinleşenlerin adları “tahrir” edilir, yani deftere yazılır.
Bu işleri yapanlar, koltuklarının altında öldürülecek Alevilerin isimleri yazılı defterlerle saraya dönerler.
Şimdi sıra “defterlerin dürülmesine” gelmiştir.
Bir kimsenin “defterini dürmek”, Osmanlı’dan kalan bir deyimdir; o kişinin ölümüne karar vermek anlamına gelir.
Padişaha sunulan defterlere; kadın erkek, genç yaşlı, 40.000 (kırk bin) Alevi’nin adı yazılmıştır.
Yavuz Sultan Selim, hepsinin öldürülmesini emreder!
Artık son aşamaya, infaza sıra gelmiştir. Anadolu’da yaşayan yoksul Aleviler kılıçtan geçirilir.
Bir Osmanlı belgesine göre, “kılıçtan geçirilen Alevilerin sayısı kırk bini geçmiştir.”
40 bin Alevi, 40 bin yoksul Türkmen köylüsü, 40 bin insan öldürülür.
“Ya Allah, Ya Muhammed, Ya Ali” diyen 40 bin yoksul Alevi katledilir.
Değerli Dostlar,
Sorarım sizlere:
Yavuz Sultan Selim’in bu yaptığı “soykırım” değil midir?
Yavuz Sultan Selim, Anadolu’da ALEVİ TÜRK SOYKIRIMI yapmıştır.
Bu soykırımın çok sağlam bir belgesi daha bulunmaktadır:
Yavuz Sultan Selim’in başdanışmanı İdris-i Bitlisi, Farsça yazdığı “Selimname” adlı kitabında “Anadolu’da 40 bin Kızılbaş’ın öldürüldüğünü” yazmıştır.
Değerli Dostlar,
İstanbul Boğazı’ndaki 3. köprünün açılış töreninde dua eden Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez şöyle bir dilekte bulunuyordu:
“Allah’ım kıtaları birleştiren köprüler kurmayı nasip ettiğin gibi, milletimizin bütün fertleri arasında gönül köprüleri kurmayı nasip eyle. Sevgi köprüleri, merhamet köprüleri kurmayı nasip eyle.”
Bu dileğin samimiyetine nasıl inanabiliriz?
En az 40 bin yoksul Alevi Türk’ü katleden Yavuz Sultan Selim’in adını bugün gidip İstanbul Boğazı’ndaki köprüye vereceksiniz, sonra da tutup milletin bütün bireyleri arasında gönül köprüleri kurmaktan söz edeceksiniz!
Alevi Türk Soykırımı yapmış olan Yavuz Sultan Selim’in adını günümüzde bir köprüye verenlerin, on milyonlarca Alevi Türk vatandaşımızla sevgi köprüsü kurmak isteyişini ciddiye alabilir misiniz?
Boğaz’daki 3. köprünün adı “Yavuz Sultan Selim Köprüsü” olarak kaldığı sürece, on milyonlarca Alevi Türk vatandaşımızın kalbi kanayacaktır.
İşte bu nedenle, Boğaz’daki 3. köprüye hiçbir zaman “Yavuz Sultan Selim Köprüsü” demeyeceğim!
Köprünün adını “Alevi Türk Soykırım Köprüsü” olarak anacak, söyleyecek ve yazacağım.
İster tek başıma, ister arkadaşlarımla beraber o köprüden geçerken, yüksek sesle, “Şimdi Alevi Türk Soykırım Köprüsü’nden geçiyoruz!” diyeceğim ve Yavuz Sultan Selim’e lanetler okuyacağım!
Yılmaz Dikbaş
27 Ağustos 2016, Cumartesi
0532 233 31 52
Değerli Dostlar,
Dokuz yıl önce yazıp yayınladığım yukarıdaki yazımı okudunuz.
19 Mayıs 2025 günü Şırnak’ta yaptığı konuşmada, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş, Alevi konusunu yeniden gündeme getirdi.
Aslı Türk olan Şah İsmail’i, tarihi çarpıtarak şöyle yerdi:
“Anadolu topraklarını baştan aşağı zulümle inleten Şah İsmail…”
Yavuz Sultan Selim’in Alevi soykırımını ise şeriatçı yapısına uygun olarak şöyle övdü:
“Yavuz Sultan Selim ile İdris-i Bitlisi’nin yapmış olduğu bir büyük ittifak…”
Değerli Dostlar,
Osmanlı sevdalısı şeriatçılar, halkımızı —özellikle eğitimsiz ve mesleksiz bırakılmış yurttaşlarımızı— çarpık tarihî söylemlerle hep aldattılar, kandırdılar, uyuttular!
Kısaca şu tarihî gerçeği dile getireceğim:
EĞER ANADOLU ALEVİLERİ OLMASAYDI, TÜRKİYE BUGÜN ŞERİAT DEVLETİ SUUDİ ARABİSTAN’DAN BİN BETER OLURDU!
Bir de sizlere, soykırımcı Yavuz Sultan Selim ile ilgili çarpıcı bir gerçeği duyurayım:
Şeriatçıların ağzıyla söyleyeyim: Yavuz Sultan Selim hiç KÂFİR öldürmemiştir, hep TÜRKLERİ öldürmüştür!
Yılmaz Dikbaş
24 Mayıs 2025, Cumartesi
0532 233 31 52

