Deneme,  Güncel - Aktüalite,  Kategorisiz

Adaletin Çöküşü: Bir Mühendisin Felç Geçiren Hayatı

Türkiye, çocukluğumdan beri çok değişti. Belki de ben yanlış tanıdım ülkemi.

83 yaşının sonunda, geçtiğimiz hafta felç geçiren babam şu an Şehir Hastanesi’nde.

Bir Mühendis Neden Cezaevinde?

Babam, İstanbul Teknik Üniversitesi mezunu bir inşaat mühendisi. Mezun olduğunda bir avuç meslektaşı ile ülkesine döndü. Binlerce binanın proje sorumlusu ya da fenni mesulü oldu. Özellikle İzmir Bornova çevresinde… Tam sayıyı bilmiyorum ama belki de 3000’den fazla yapı.

  • Hayatında hiç kaçak bina yapmadı.

  • Müteahhit olmadı, rant kovalamadı.

  • Mühendislik onuru için çalıştı.

Sonrasında İzmir İnşaat Mühendisleri Odası Başkanlığı yaptı. İzmir’de torba çimento lobisine karşı savaştı, halkın güvenliği için mücadele verdi. Hazır betonun zorunlu hale gelmesini sağladı. Bunun için fiziki saldırıya uğradı ama geri adım atmadı.

Bina güvenliği için çaba gösterdi. Ytong gibi hafif malzeme kullanımını teşvik etti. Onlarca yazı, sempozyum, toplantı…

Peki Sonra Ne Oldu?

İzmir’de “deprem” bile denmeyecek bir sarsıntıda bir bina yıkıldı. Babamın proje müellifi ve fenni mesulü olduğu bir bina…

Ancak hemen 6 metre yanında, ikiz binası sapasağlam ayakta duruyordu. İçindeki insanlar sağ çıktı, çünkü yapı sağlamdı. Ama kimse bunu sorgulamadı.

Adaletin mekanizması, gerçek suçluları değil, onu hedef aldı.

  • Ne dönemin inşaat koşulları incelendi.

  • Ne projeye belediyelerin yaptığı müdahaleler dikkate alındı.

  • Ne de binanın neden yıkıldığı bilimsel olarak araştırıldı.

Onun yerine yetkinliği olmayan bir bilirkişi raporu ile suçlu ilan edildi.

Ve bu ülkenin savcıları ve hâkimleri, ona BİLİNÇLİ TAKSİRLE ÖLÜME SEBEBİYET VERMEKTEN CEZA VERDİ.

Bu Suçlama Neden İmkânsız?

Bilinçli taksir, yanlış yaptığını bile bile hareket etmek demektir.

  • Belediye projeyi onaylamış.

  • İnşaat Mühendisleri Odası projeyi vizelemiş.

  • Devlet oturma izni vermiş.

O halde, babamın yanlış yaptığını bilmesi ancak kendisine vahiy gelmesiyle mümkündü!

Ama Yargıtay bile bu adaletsizliği onadı. Gerçek suçlular korunurken, adalet ayaklar altına alındı.

Bir Felçlinin Hapishane Çilesi

Babam şu an cezaevinde felçli. Ve doktor raporları “eski raporlara ulaşamadık” bahanesiyle yok sayılıyor.

Be hey doktor,

  • Elinde ultrason cihazı var. Tek böbreğinin olmadığını göremiyor musun?

  • Diğer böbreğinin çalışmadığını test edemiyor musun?

  • O halde neden doktorsun?

Be hey cezaevi yönetimi,

  • Sekiz aydır altına yetişkin bezini diğer mahkûmlar bağlıyor.

  • Duş almak için çırılçıplak kalmak zorunda bırakılıyor.

  • Sen insan hakları ve onurlu yaşam hakkı diye bir şey duydun mu?

Be hey savcı,

  • Kaç dilekçe verildi!

  • Bir kez olsun gidip babamın gözünün içine bakıp ‘Sen ne haldesin amca?’ diye sordun mu?

  • Adını soyadını sorup, bir cevap alabildin mi?

Ve Sonuç:

Babam felçli ölecek.

İzmir için en çok fedakârlık yapan inşaat mühendisi, Orhan Ayber felçli ölecek.

Ama rahat olun! O binada canlarını yitirenler, suçlu cezasını çekti(!)

Gerçek suçluların peşine düşmeyenler, Adaletin yerini bulduğuna inananlar, Bu hukuksuzluğu seyredenler,

HEPİNİZE BİNLERCE KEZ LANET OLSUN.

Siz de vicdan azabıyla yaşayın!

Orhan Ayber’in oğlu, Cem Ayber

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir