Deneme,  Güncel - Aktüalite,  Siyaset,  Tarih,  Toplum

Görev ve Sorumluluk

Laik, bilimsel ve çağdaş eğitimin bitirildiği toplumlarda ahlâk başta olmak üzere birçok olumlu değer de yavaş yavaş bitmeye başlar. Ardından hukuksuzluk gelir ve ekonomik çöküntüyle birlikte toplum çürümeye başlar. Çürümeyle birlikte yolsuzluklar büyük boyutlara ulaşır ve ardından savrulma gelir.

Ülkemiz uzun yıllardır doğru yönetilmediği için, günümüzde hangi sektöre baksak büyük sorunlar görülmektedir. Sorunların çok fazla olduğu ülkemizde, siyasi iktidar ve ortaklarının isteğiyle kurulan ihanet komisyonu gündemin başındadır. Ancak özellikle günümüzde yaşatılan sorunlar nedeniyle ikinci plana itilmiştir. ‘Cambaza bak’ taktiğiyle ilerleyen siyasi iktidar, toplumun algısını farklı yönlere çekmektedir.

Yaşadığımız günlerde siyasi iktidarın CHP’yi baskı altına aldığı görülmektedir. Siyasi iktidar, CHP’ye yönelik saldırılarda hukuk tanımamaktadır; amaç CHP’yi güçsüzleştirmek ve hatta bölünmesini sağlamaktır. Böylece AKP, yapılacak seçimlerde başarıya ulaşarak genel başkanlarının önünü açmak düşüncesindedir. Bunun yanında CHP de iyi yönetilemediği için savrulmaktadır. Böylece CHP’nin sorunları çözümsüz duruma getirilmektedir.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 11 Eylül Perşembe günü Sancaktepe Belediyesi’nin “11 Açılış, 11 Temel Atma” törenine katıldı ve yaptığı konuşmanın bir bölümü şöyleydi:
Bugün CHP’nin binalarına çökülürken sessiz kalanlara diyorum ki: Yarın sıra senin tapuna, senin binana geldiğinde bu günleri hatırlarsın ama iş işten geçmiş olur. Ve hepinize sesleniyorum: Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber kurtuluş ya hiç kimseye kurtuluş yok.

Yapılan eylemlere ve söylenen sözlere sessiz kalmamak önemlidir. Zamanın genel başkanı “laiklik tehlikede değildir” derken, “yargıda cemaatçi yapılanma yoktur” derken sessiz kalanlar, şimdi ses çıkartılması gerekliliğinden söz ediyor. ‘Ekmek için Ekmeleddin’ dayatmasına sessiz kalanlara, 16 Nisan 2017 halk oylamasında mühürsüz oylarla rejim değiştirilirken sessiz kalanlara ne demek gerekir? 2023 genel seçimlerinde CHP listelerinde bölücü, FETÖ’cü, liberal ve hırsız adaylarla seçime girilirken sessiz kalanlarla nereye varılabilir?

CHP genel başkanı konuşmasına şu sözlerle son verdi:
Herkese düşen bir tek şey var. Bugün olduğu gibi, dün Kadıköy’de olduğu gibi, Maltepe’de olduğu gibi çağrıldığınız yere gelin. Kalabalıkları toplayalım. Ahlaki üstünlük bizdedir. Psikolojik üstünlük bizdedir. Çoğunluk enerjisi bizdedir. Hep birlikte, 100 yıl sonra bir kez daha kurtulacağız. Bir kez daha Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisini bütün demokratlarla birlikte iktidar yapacağız. Hepinizi sevgiyle selamlıyorum. Sağ olun, var olun.

Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi olmakla övünen CHP yöneticilerinin Cumhuriyetçilik, Ulusçuluk, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve Devrimcilik ilkelerine sahip çıktığı söylenebilir mi? Tam bağımsızlık ve emperyalizm karşıtlığı için gerekenlerin yapıldığı söylenebilir mi? ‘Türk Milleti’ sözü ağızlarından çıkmayanlarla bir yere varılabilir mi? En günceli, Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi olmakla övünülürken ülkemizi bölmek için uğraş veren ihanet komisyonuna katılmak çelişkili bir tutum değil midir?

22 Ekim 2024 tarihinde MHP genel başkanının partisinin grup toplantısında “terörist başı gelsin, DEM Parti grup toplantısında konuşsun” demişti. Bu konuşmanın üzerine ana muhalefet partisi CHP genel başkanı da ‘Kürtlere devlet teklif ettiğini’ söylemişti. Atatürk’ün partisi olmakla övünmek, böyle mi olmalıdır?

CHP genel başkanı 10 Eylül Çarşamba günü Kadıköy meydanında düzenlenen mitingde; “Bu meydan farklı görüşlerden de olsa bütün demokratların, sosyal demokratların, muhafazakâr demokratların, milliyetçi demokratların, Kürt demokratların, sosyal demokratların, liberal demokratların demokrasiyi güvence altına almak için, darbeyi püskürtmek için omuz omuza verdiği meydandır” ifadesini kullandı.

Demokrasiye muhafazakâr, milliyetçi, sosyal demokrat, liberal demokrat eklenebilir. Ama dini ve etnik kimlikler eklenmez. Üstelik ülkemizi oluşturan etnik kimlikler bir tane değildir. Bu söylem Türkiye’yi böler, Irak gibi yapar, Lübnan gibi yapar ama asla demokratikleştirmez. Atatürk diye insanları meydanlara çağıracaksınız, sonra özellikle bir etnik kimliğe sarılacaksınız. Burada ulus-devletin dışına çıkmak gibi bir niyet sezilmektedir. Ve ardından “Atatürk’ün partisiyiz” diyerek inandırıcılığınızı yitireceksiniz.

Bugün Atatürk’ün kurduğu CHP, CHP’li olmayanların işgali altındadır. CHP’yi kurtarmadan, ülkemizi kurtaramayız. Bu koşullarda iş, sözde değil, özde Atatürk ilke ve devrimlerini benimseyen partililere ve seçmenlere düşmektedir. Çağdaş ve aydınlık bir Türkiye için bizlere düşen büyük görev ve sorumluluklar bulunmaktadır. Bunun yolu da güzel ülkemiz bölünmeden, parçalanmadan harekete geçmek ve örgütlenmektir. Bu görev hepimize düşmektedir.

Suay Karaman
Azim ve Karar, 15 Eylül 2025

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir