
Tükürülecek Yüzler
Yazının başlığına bakıp İyi Parti’den istifa ederek AKP’ye geçen Kürşat Zorlu’yu kastettiğimi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
Ben öyle insanların yüzüne tükürecek kadar yakınlarında olmadım, olmam da. İyi Partililerin hepsini kastetmiyorum, onların içinde vicdanlı, insani değerleri olan, demokratik tutumlu taraftarlarının meselesi çünkü o.
Bu arada Kürşat Zorlu, “mesele vatansa gerisi teferruat” diyecekti, ne desindi adam! Yükselen alçak değerlerden yararlanmanın yasal bir engeli mi var, öyle ya! Ayrıca, “ihanet için karanlık müthiş bir gerekçedir.” Ortam çok uygun.
Öyleyse geçelim onu ve onun gibileri.
Bolu Kartalkaya’da bir otelde çıkan yangın olayında yandaki otel müşterilerini de kastetmedim yazıya bu başlığı koyarken. Öyle ya adamların paraları var. Oraya da param yemeye gitmişler. Başkalarının acılarından onlara ne! Düzen de altta kalanın canı çıksın düzeni değil mi?
Kürşat Zorlu’yu partilerine kazanan iktidarın, ona rozet takana kadar yangında ölenlerin sayısını açıklamaması, bunun yerine yayın yasağı uygulaması getirmesi de başlığın kapsam alanı dışında. Kaldı ki adamların işi gücü var. Yangında onlarca insana mezar olan otelin girişinde “Turizm Bakanlığının denetimindedir” yazılı tabelayı vatan millet düşmanları ele geçirmeden ortadan kaldırıp sorumluluğu da Bolu Belediyesine yıkmak ha diyen de olmuyor çünkü. Ayrıca o hikayenin içinde geçenlere ne haddime herhangi bir şey söylemek. Çünkü böyle bir şey gözü karalık olur. Akaret davası falan uğraşamam öyle şeylerle. Onlar da benden uzak dursunlar.
Asla hazzetmediğim aşırı sağcı Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’ın tutuklanmasına tepki duymayan, ama kendi düşüncesine uygun kimseler tutuklandığında, ya da kendilerinin başına bir şey geldiğinde “Susma, sustukça sıra sana gelecek” sloganı atan kendine Müslüman solcular da, sözde demokratlarla da ilgili değilim yazıya attığım başlık. Onların sözü üstüne söz söylemeye kalksam adım solculuktan sapmışa çıkarırlar.
Doğa katillerine, savaş politikalarını destekleyenlere, ülkemiz gelir dağılımında dünyanın en geri birkaç ülkesi arasında olduğu halde bunu tersine gösterenlere; demokrasiyi, hukuku, özgürlükleri varmış gibi yutturmaya çalışanlara da hiçbir şey diyeceğim yok… Onlar da önce yüz arması yapmak lazım. Benim boşa gidecek tükürüğüm yok çünkü.
TÜİK’e de bir şey demem. Yeminlen söylüyorum. İki nedenden ötürü: Birincisi onun hesaplarını esas alırsam yaşım, yaşımın yarısı kadar. Fena mı! İkincisini de söyleyeyim: TÜİK olmasa enflasyon başını alıp gidecek. Düşünsenize o zaman Mozambik’i, de Yeni Gine’yi de adını hiç duymadığımız bir başka ülkeyi de geride bırakırız. İnsan hakları ihlalleri için de geçerli bu dediğim. Yoksullukta, yolsuzluktaki sıralamamız da…
Tükürmeye değmez yüzler arasına koca koca akademisyenlerin yalan makinasına dönmüş olanları, ağızlarına çalınan bir tutam baldan ötürü şişine şişine televizyonlara çıkan içine düşürüldüğümüz Ortadoğu bataklığından çıkış için çözüm yolları önerecekleri yerde, her şeyi toz pembe göstermelerinden ötürü Taş Devri aydınlarının yüzüne de tükürecek değilim. Çünkü onlarda da önce yüz araştırması yapılması lazım. Aynı gerekçelerle yandaş medya da yırttı bu işten.
Kim kaldı: Vatandaş. Onların arasında gezip dolaşmasam tükürük de boşa gider. Onların da hepsine demiyorum kuşkusuz.“Akrep gibisin kardeşim” diye başlayıp söyleneceklerim o kadar çok ki buna rağmen. Efendileriyle ahlaksız ilişki kuran ve şu kötü gidişin sürmesine yol açan onların bu hali çünkü. Hiçbir şeye karışmayan “iyileri” de katıyorum işin içine kuşkusuz.
Öyle ya zalimin çarkını onların kıpırdamayan vicdanları döndürüyor çünkü. Onların olayları anlama ve bilme mecburiyetinden kaçışları.
Bir zamanlar bu insanların büyük bölümü komşusunun başına bir şey gelse hemen yardımına koşardı. Haksızlık karşısında mağdurun yanında yer alırdı. Toplum çürümeden önceydi bu. Güvenebilirdiniz bu insanlara. Bu insanların merhametine güvenebilirdiniz.
Ülkeyi oluşturanların büyük bir çoğunluğu ülkenin elden gitmekte olduğunu gördüğü halde narkoz yemiş hasta numarası yapıyor. İkiyüzlü, yalancı ve işbirlikçi. Onların yüzüne tükürmek isterim ben, onların yüzüne…. Kendilerine gelsinler, derlenip toparlansınlar diye. Başka da tükürülecek yüz yok! Yine de umudumu onların uyanışına sakladığım için. Örgütlü kötülüğü er geç yeneceğimize olan inancımdan ötürü.
Hayrettin Geçkin

