Deneme,  Felsefe,  Gündem Arşivi Klasikleri,  Sosyoloji

İnsan Hakları Bilgisi Ne İşe Yarar?

İnsan hakkı insana cinsiyetinden, deri renginden, yaşından, etnik kökeninden, inancından bağımsız olarak insan olmasından dolayı verilmiştir. Cumhuriyetçi toplumların kurulduğu modern çağın anlamı budur, çünkü insanlık tarihinde ilk defa modern çağ ile insana insan olarak bakılabilmiştir. Evrensel insan haklarından bahsedebilmenin koşulu budur.

Bir toplum insan hakları hakkında ne kadar bilgili ise, gerekli maddi koşulların sağlanmış olduğunu şart koşarsak, zihinsel yetileri ve etik kapasitesi bakımından ilkesel olarak o kadar uygar, ince ruhlu, zarif insanlardan oluşan bir toplum olma potansiyellerine sahiptir diyebiliriz.

Bu söylediğimizi açıklamak için insanın karar verme bağlamlarına bakmak gerekir, çünkü haklar karar vermek ile ilgilidir. İnsanı toplumsal ilişkilerinin dışında düşünmek mümkün değildir. Her insan içine doğup büyüdüğü toplumsal ilişkilerin bütünüdür. Bu ilişkiler içinde insanlar hep yargıda bulunur ve karar verir ve sonunda da eyleme girişir. İnsanın yaşamını ilgilendiren kararlar söz konusu olduğunda en az dört bağlam düşünülebilir.

Birincisi; insan sürekli kendine ilişkin, kendi yaşamı hakkında, geleceğine dair kısa, orta ve uzun erimli kararlar verir ve bu kararları hayata geçirir. Bu kararlar onun yakın çevresindeki herkesi doğrudan etkiler. Fakat insanın, hele yaşamsal öneme sahip, bir de başkalarının hayatını da ilgilendiren konularda verdiği kararların kesin bilgiye dayandığından ve bundan dolayı doğru olduğundan emin olması gerekir. Bu koşul ancak insan haklarına dair doğru bilgiye sahip kişiler tarafından oluşturulabilir. Öyleyse insan hakları bilgisini araştırmak ne anlama gelir?

İnsan haklarını araştıran insan her şeyden önce kendisini, insanın olmanın ne demek, kendisinin nasıl bir varlık olduğunu araştırır. İnsan olarak kendisini araştıran insan kendisini en iyi bir şekilde bilmeye, yani ahlaki bir varlık olmaya aday bir insandır. Bu insan, ihtiyaçlarının, arzularının neler olduğunu bilir. Kısacası; insan haklarını iyi bilen bir insan hem genel olarak insanın nasıl bir varlık olduğunu hem de insan bireyi olarak kendisinin nasıl bir insan olmak istediğini bilen insandır. Öyleyse insan haklarını araştıran ve bilen insan her şeyden önce kendini bilen insandır. Doğru düzgün düşünebilen, doğru karar verip doğru eyleyebilen insandır. Kendini bilen insan ‘kanaatkâr’ insandır.

İkincisi; insanın sürekli karar verdiği ikinci bağlam, diğerlerini ilgilendirir. Nasıl ki biz sürekli kendimiz hakkında karar veriyorsak, diğerleri de kendi yaşamları hakkında karar verip eylerler. İnsan haklarını araştıran ve bilen insan kendi haklarını bildiği gibi diğerlerinin haklarını da bilir. İnsan hakları bilgisi, diğerlerinden kendi haklarına karşı saygı beklentisi oluşturduğu gibi diğerlerinin haklarına karşı da saygılı olma duygusu oluşturur, çünkü kendisini hakları olan bir insan olarak kavrayan insan diğerlerini de kendisinin eşiti ve özgürü olarak kavrar doğal olarak. Bunun sonucu olarak insan hakları bilgisine sahip insan diğerinin haklarına karşı saygılı olma konusunda ödevi duygusu da oluşturur. Bu nedenle insan haklarına dair bilgili insanlar hem özsaygılı hem de diğerlerine karşı saygılı olma kapasitesi kazanırlar. Kendini bilen ve başkalarına karşı saygılı olan insanın başkalarının malında ve mülkünde gözü olmaz, başkalarının hayatlarını, özellikle mahremiyetlerini ilgilendiren konuları düşünme, konuşma ve dedikodu konusu yapmaz. İnsan, başkalarına yaptığını kendisine de yapar, der ünlü Alman filozofu Hegel. Dolayısıyla insan hakları bilgisine sahip insan, başkalarının haklarına ve mahremiyetine saygısızlık yapmanın, kendi haklarına ve mahremiyetine saygısızlık olduğunu bilir. Bunun için gerekli ahlaki tutarlılığı gösterme gücüne de sahip olur.

Üçüncüsü; insan ilişkilerinde karar verme bağlamlarından biri de toplumsal kurumlar ve idarecilerin, genelde toplumun, bazen de gruplar ve bireylerin geleceği hakkında karar verdiği bağlamlardır. İnsan haklarını iyi araştırmış kurumlar ve idareciler, teker teker bireylerin, grupların ve bir bütün olarak toplumun gereksinimlerini bilen idareci olur, kurumlar böyle kişilerden oluşur. Bu kişi ve kurumların, toplumun, grupların ve kişilerin hakkında vereceği kararlar ilkesel olarak adil olabilir. Bunun koşulu her durumda, kendi çıkarlarımız dahi söz konusu olunca bir tarafsız yargıç gibi davranma tutarlılığını gösterebilmektir. Tarafsız yargıç gözüyle verilen kararlarda herkesin kendisinin olanı alması için gerekli koşullar da beraber düşünülür.

Dördüncüsü; insanların sürekli karar verip eylediği dördüncü bağlam, hayvanları, diğer canlıları ve bir bütün olarak doğayı ilgilendirmektedir. Bu bağlamda kanaatkâr olan, diğer hayvanlara ve canlılara saygılı olan, diğer insanlara karşı adil olan insanlar, toplumun gereksinimlerini bilen idareciler, kararlarında diğer canlıları ve doğal dengeleri gözeten kararlar almanın nasıl mümkün olduğunu bilen insanlardır. İnsan vicdanı üzerine yapılan araştırmalara göre, diğer canlıları kapsamayan insan vidanı artık vicdanlı kabul edilmiyor. İnsanlık bunun bilgisine en az iki yüz yıldan beri sahiptir artık. Kısacası insan haklarını araştıran bir toplum da kendisini bilen kanaatkâr toplum olur, yaşar ve yaşatır, her ferdini birbirinin eşit ve özgür bireyi olarak yetiştirir. Böyle bir toplumun bireyleri tüm toplumların bireylerini insan olarak kendilerinin eşiti ve özgürü olarak kavrar.

Prof. Dr. Doğan Göçmen

Prof. Dr., Hamburg Üniversitesi’nde felsefe ve sosyal bilimler okudu. Dünyanın önde gelen üniversitelerinden olan Edinburg Üniversitesi’nde mülkiyet ve siyaset ilişkisini inceleyen bir yüksek lisans ve ahlak ve iktisat ilişkisini inceleyen bir doktora tezi yazdı. Türkçe, İngilizce, Almanca ve Rusça akademik yazıları yayınlanmış olan Doğan Göçmen’in Adam Smith üzerine bir İngilizce kitabının yanında “Modern Felsefe, Adam Smith, Hegel ve Karl Marx” adlı bir Türkçe kitabı yayınlanmıştır. Yakında yeni bir Türkçe kitabı daha yayınlanacak olan Göçmen evli ve iki çocuk babasıdır. Doğan Göçmen, 2012 yılından beri Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde felsefe dersleri vermektedir. Özellikle modern felsefe, pratik felsefe, Aristoteles, Adam Smith, Klasik Alman Felsefesi, Karl Marx, Husserl ve Wittgenstein çalışmaktadır.

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir