Bilim,  Evrim,  Güncel - Aktüalite,  Gündem Arşivi Klasikleri,  Tartışma

Homo sapiens’in iki eski akrabası olan Homo erectus ve Paranthropus boisei’nin yolları 1,5 milyon yıl önce kesişmiş olabilir mi? – Prof. Dr. Murat Türkeş

Önce özetini Nature.com’da (1) okuduğum, 28 Kasım 2024’te ünlü bilim dergisi Science’ta yayınlanan (2) “Footprint evidence for locomotor diversity and shared habitats among early Pleistocene hominins” (Erken Pleyistosen homininleri arasında lokomotor çeşitliliği ve ortak yaşam alanlarına dair ayak izi kanıtı) başlıklı makalenin bulguları ilgimi çok çekti. Ana bulguları kısaca yorumlayarak burada özetlemek istiyorum.

Şekil 1: Bu ayak izinin Paranthropus boisei tarafından bırakıldığı düşünülüyor. Kaynak: Kevin G. Hatala
Şekil 2: Bu ayak izinin Homo erectus’a ait olduğu düşünülüyor. Kaynak: Kevin G. Hatala

Homo erectus ve Paranthropus boisei‘nin dikkat çekici derecede korunmuş ayak izleri, soyu tükenmiş insansı (hominin) türlerinin bir zamanlar bir arada var olduğuna dair doğrudan kanıt sunuyor.

Önce çok kısaca bu iki insansıyı tanıtmak istiyorum. Paranthropus cinsi üç tür içeriyor: Paranthropus boisei, Paranthropus robustus ve Paranthropus aethiopicus. Son derece büyük çeneleri ve azı dişleri nedeniyle topluca “sağlamlar” olarak bilinirler. Onları bizim doğrudan akrabalarımız olmaktan çok, uzak “kuzenlerimiz” olarak nitelendirmek daha doğru olur. Paranthropus aethiopicus, 2.3 ila 2.7 milyon yıl önce yaşadı. Paranthropus boisei ve Paranthropus robustus ise 1.0 ila 2.3 milyon yıl önce yaşadılar (3).

Kendine özgü kafatası şekli ve geniş kaş çıkıntılarıyla kısa ve tıknaz bir insan türü olan Homo erectus‘un fosilleri çoğunlukla Çin ve Endonezya’da bulunmuştur. Asyalı fosillerle Afrika’daki fosillerin birlikte Homo erectus olarak mı sınıflandırılması gerektiği, yoksa Afrika örneklerinin Homo ergaster olarak adlandırılacak kadar farklı mı olduğu konusunda çok sayıda tartışma vardır. Homo erectus, Pleyistosen’de 100.000 ila 1.6 milyon yıl önce yaşamış olsa da bazı öngörüler bu süreyi 35.000 ila 1.8 milyon yıl öncesine kadar uzatıyor. Hollandalı Eugene Dubois, Endonezya’da yıllarca kayıp halkayı aradıktan sonra nihayet 1891’de (Java Adamı olarak bilinen) bir kafatasının parçasını ortaya çıkardı. Bu fosilin eski ve “dik” bir insana ait olduğuna inanıyordu ve bu nedenle türe “erectus” adını verdi. Diğer bilim insanları bu yorumu reddettiler ve fosilin maymun benzeri niteliklerini vurgulamayı tercih ettiler. Dubois’in görüşü, 1920’ler ve 1930’larda Çin’de bir dizi benzer fosilin ortaya çıkarılmasıyla doğrulandı (4).

Yaklaşık 1.5 milyon yıl önce iki antik türün yolları Kenya’da bir göl kıyısında kesişti. Çamurdaki ayak izleri zamanla kurumuş ve 2021 yılına kadar keşfedilmeden kalmıştı. Bu ayak izlerinin ya da kalıplarının analizi, bunların modern insanın atası olan Homo erectus‘a ve daha uzak akrabası Paranthropus boisei‘ye ait olduğunu ortaya koyuyor. İki birey, göl kenarındaki killi kumlu ıslak -belki de bataklık kenarı- kumsaldan saatler ya da günler arayla geçerek aynı yerde bir arada var olan farklı iki arkaik hominin türünün ilk doğrudan kaydını bırakmıştı. 28 Kasım’da Science dergisinde yayınlanan makalenin baş yazarı Kevin Hatala’ya göre, “Bu, aynı yakın çevrede yaşayan, potansiyel olarak birbirleriyle etkileşime giren iki türün elimizdeki ilk anlık görüntüsü.”

Kalıplar, ayak kemerlerinin yüksekliği, ayak parmaklarının şekli ve yürüyüş biçimleri dahil olmak üzere bireyler hakkındaki ayrıntıları korumuştu. Bu fosilleşmiş ayak izleri gerçekten de zamanın anlık bir görüntüsü ve bizi 1.5 milyon yıl önce Doğu Afrika’daki bir göl kıyısına götüren bir zaman makinesi gibi.

1,5 milyon yıla tarihlenen ‘Bir Yürüyüş Yolunda’ iki farklı insansı türün yolları birbiriyle nasıl kesişmiş olabilir?

Çoğunlukla fosil kayıtlarına dayanan önceki çalışmalar, farklı hominin türlerinin yan yana yaşadığını öne sürüyordu. Ancak fosiller genellikle geniş alanlara dağılmış ve tahmini tarihleri binlerce yılı kapsamıştı.

Temmuz 2021’de araştırmacılar, Kenya’nın Doğu Turkana Bölgesi’ndeki Koobi Fora çevresinde, bir hominin bireyinin bıraktığı sürekli bir iz yolu ve en az üç diğerinin bıraktığı izole izler de dahil olmak üzere çok sayıda antik ayak izi keşfettiler. Ayak izlerinin bulunduğu ve bugüne dek korunmuş olan yüzey, 1.52 milyon yıl öncesine tarihleniyor. Dalgalı kum, sazlık ve balık yuvalarının izleri, alanın jeomorfolojik olarak sığ sulu bir göl kıyısının kumsalı olduğunu gösteriyor.

Araştırmacılar, üç boyutlu ışın görüntüleme (3D X-ışını tabanlı) tekniklerini kullanarak ayak hareketinin bıraktığı izleri nasıl şekillendirdiğini incelediler. Ayak izlerindeki kemer derinliğini ve ayak parmağı açılarını Homo sapiens’inkilerle karşılaştırdılar. Analizler, korunmuş ayak izlerinin modern insanlar gibi dik yürüyen ve koşan ilk insan türü olduğu düşünülen Homo erectus’un bireylerine ait olduğunu öne sürüyor.

Araştırmacılar, bulunan sürekli izi Paranthropus boisei türünden, dik yürüyormuş gibi görünen bir bireye bağladılar. Bu türün ayakları daha düzdü ve ayak başparmağının konumu adım adım değişiyordu. Ayak başparmağı, yaklaşık 10 dereceye kadar dışarı doğru uzanan insan ayak başparmaklarıyla karşılaştırıldığında daha geniş bir hareket aralığına sahipti: sağ ayakta 19 dereceye, sol ayakta ise yaklaşık 16 dereceye kadar dışarı doğru açı yapabiliyordu.

H. erectus ve P. boisei’nin ayak izleri birbirine metrelerce yakındı. Bu yakınlık, bu iki insansı türün yaşadıkları ortamda ya da çeşitli habitatlarda birbirlerinin varlığından haberdar olduklarının varsayılmasına temel oluşturabilir. Tam olarak nasıl etkileşim kurdukları ya da birbirlerinden bir şeyler öğrenip öğrenmedikleri ise hâlâ bir gizem.

Bulunan hayvan izleri neyin göstergesiydi?

Alanda hominin ayak izlerinin yanı sıra, birbiriyle akrabalıkları belirlenen 30 sığır, üç ata benzer hayvan ve soyu tükenmiş dev leylek (Leptoptilos falconeri) de dahil olmak üzere 61 kuşa ait korunmuş izler bulunuyordu.

Hatala, “İnsan evriminin bu aşamasında bu bölgede olup bitenlerin gerçekten yüksek çözünürlüklü bir resmini vermek” için fosil ayak izleri ve kemik fosillerinden elde edilen verileri birleştirmeyi umuyor. Korunmuş ayak izlerinin bulunduğu ortamdaki eski biyolojik çeşitliliği, coğrafi ve ekolojik ilişkileri daha iyi anlayabilmek için gelecekteki çalışmaların hayvan ve kuş iz ve fosillerine odaklanabileceği bekleniyor.

(*Pleyistosen, tümüyle böyle olmamakla birlikte genellikle Buz Devri olarak adlandırılan, yaklaşık 2.580.000 ila 11.700 yıl öncesini kapsayan jeolojik devirdir. Pleyistosen’in sonu, son buzul döneminin sonuna ve jeolojik olarak Holosen’in başlangıcına ve arkeolojide kullanılan Paleolitik çağın sonuna karşılık gelir. Ayrıca, Pleyistosen, Kuvaterner’in ilk dönemi ya da Senozoik zamanın altıncı devrine karşılık gelir.)

Kaynaklar:

1. https://www.nature.com/articles/d41586-024-03907-z

2. Hatala, K. G. et al. 2024. Footprint evidence for locomotordiversity and shared habitats among early Pleistocene hominins.Science 386, 1004–1010. https://www.science.org/doi/ 10.1126/science.ado5275

3. https://australian.museum/learn/science/human-evolution/paranthropus-species/

4. https://australian.museum/learn/science/human-evolution/homo-erectus/

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir