Deneme,  Güncel - Aktüalite,  Siyaset

Kürt Sorunu Mu Dediniz?

1920 yılında Osmanlı’nın İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcileri ile imzaladığı Sevr Antlaşması’nda, Fırat’ın doğusunda bir Kürdistan devleti kurulacağından söz edilmiştir. Devrimci Mustafa Kemal’in liderliğindeki TBMM Hükümeti, bu antlaşmayı yırtıp tarihin çöplüğüne atmış ve antlaşmayı imzalayanları vatan haini olarak ilan etmiştir. 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin “tapu senedi” olan Lozan Antlaşması’nda, bir Kürt devleti kurulmasıyla ilgili bir madde yer almamıştır. Ancak, Amerika’nın sürekli kışkırtmasıyla Kürdistan fikri çeşitli adlar altında gündemden düşmemiştir.

Bundan yüz yıl önce, Büyük Devrimci Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediklerini okuyalım:

“Hepimizi birbirimize kırdırmak suretiyle millet ve memlekete felaket getirmek isteyen düşmanlar, malum olduğu üzere ortaya bir Kürdistan meselesi çıkarmışlardı. Düşmanların bu ad altında parlak vaatlerle devam eden zehirli kışkırtmalarla bazı cahil insanları iğfal için bugün dahi çalışmakta oldukları görülmektedir. Nüfusumuzun geçerli olduğu bölgede, bütün memleketi mahvetmek maksadıyla meydana gelen bu tür kışkırtma ve etkinlikler iptal ile memleketin mutluluğu yolundaki yoğun çalışmalara devam edilmesini rica ederim. Buradan bazı arkadaşlar da aynı maksatla çalışmak üzere o bölgeye gönderilmişlerdir. Gözlerinizden öper ve başarılar dilerim.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi
Mustafa KEMAL
Ankara, 4 Mart 1922

Değerli Dostlar,

“Kürt Sorunu” söylemi, yüz yıldır süren bir “Algı Operasyonu” ürünüdür. Bu martavalı, kendini aydın sayan bir avuç çok okumuş dışında, Türk halkının ezici çoğunluğu yememiştir! Yalnızca algı operasyonu ile bir sonuç alamadığını gören Amerika Birleşik Devletleri (ABD), 1980’lerin başında Türkiye’de eylem yapacak PKK TERÖR ÖRGÜTÜ’nü kurdurup sahaya salmıştır. ABD’nin silah, kurşun, mühimmat verdiği PKK, son kırk yılda asker ve sivil 40 bin kişiyi öldürmüştür. Bunların içinde sivil Kürtler de vardır. Daha sonra Avrupa Birliği (AB) de devreye girmiş, PKK’nın Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki siyasi ajanlarına, “hibe” adı altında milyonlarca avro vermiştir. AB bununla da yetinmemiş, hibe ile iğfal ettiklerinin listesini genişletmiş, Türkiye’deki meslek odalarına, işçi sendikalarına, işveren sendikalarına, vakıflara, derneklere, birliklere, üniversitelere, belediyelere MİLYONLARCA AVRO boca etmiştir. AB, hibe vererek Türkiye Cumhuriyeti Bakanlıklarını da iğfal etmiştir. AB’nin hibe adı altında milyonlarca avro vererek iğfal ettiği kurum, kuruluş ve kişiler, açıktan PKK yanlısı olmasalar da en azından papağan gibi “Kürt Sorunu, Kürt Açılımı, Kürt Sorunu” diye hiç susmadan ötmeye başlamışlardır.

Değerli Dostlar,

AB’nin Türkiye’de bir “Kürt Sorunu Var” algısını yaratabilmek için toplam 349 kurum, kuruluş ve kişilere ne kadar avro vererek iğfal etmiş olduğunu ayrıntılarıyla İLK KEZ VE TEK ben, Tabuta Çakılan Son Çivi kitabımda 2006 yılında yazdım. Şimdi, o kitabımdan sizlere sadece birkaç örnek sunacağım:

  • Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi. Başkan: Osman Baydemir. AB’den Aldığı Hibe: 40 Milyon 215 Bin Avro
  • Şanlıurfa Belediyesi. Başkan: Dr. Ahmet Eşref Fakıbaba. AB’den Aldığı Hibe: 21 Milyon 300 Bin Avro
  • İzmit Büyükşehir Belediyesi. Başkan: İbrahim Karaosmanoğlu. AB’den Aldığı Hibe: 11 Milyon 300 Bin Avro
  • Adana Büyükşehir Belediyesi. Başkan: Aytaç Durak. AB’den Aldığı Hibe: 10 Milyon 800 Bin Avro
  • Adalet Bakanlığı. Bakan Sadullah Ergin. AB’den Aldığı Hibe: 1 Milyon 825 Bin Avro
  • İçişleri Bakanlığı. Bakan Efkan Âlâ. AB’den Aldığı Hibe: 15 Milyon 982 Bin 700 Avro
  • Dışişleri Bakanlığı. Bakan Ali Babacan. AB’den Aldığı Hibe: 32 Milyon 176 Bin 780 Avro
  • Maliye Bakanlığı. Bakan Kemal Unakıtan. AB’den Aldığı Hibe: 5 Milyon 198 Bin 750 Avro
  • Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı. Bakan Yaşar Okuyan. AB’den Aldığı Hibe: 4 Milyon 165 Bin Avro
  • Devlet Planlama Teşkilatı. Bakan Abdüllatif Şener. AB’den Aldığı Hibe: 78 Milyon Avro
  • Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı. Başbakan Abdullah Gül. AB’den Aldığı Hibe: 32 Milyon 532 Bin 100 Avro
  • Devrimci İşçi Sendikası (DİSK). Genel Başkan: Süleyman Çelebi. AB’den Aldığı Hibe: 779 Bin 267 Avro
  • Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV). AB’den Aldığı Hibe: 571 Bin 161 Avro
  • Türkiye Ekonomik Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV). AB’den Aldığı Hibe: 686 Bin 129 Avro
  • Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THV). Başkan: Yavuz Önen. AB’den Aldığı Hibe: 790 Bin Avro
  • İletişim Vakfı (İPS). Başkan: Ertuğrul Kürkçü. AB’den Aldığı Hibe: 809 Bin 700 Avro
  • Sivil Toplum Geliştirme Merkezi. Başkan: C. Sunay Demircan. AB’den Aldığı Hibe: 1 Milyon 820 Bin Avro
  • Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği. Başkan: Türkan Saylan. AB’den Aldığı Hibe: 192 Bin 346 Avro
  • Türk Eczacılar Birliği. Başkan: Mehmet Domaç. AB’den Aldığı Hibe: 886 Bin 440 Avro
  • Türkiye Kalkınma Bankası. Başkan: Abdullah Çelik. AB’den Aldığı Hibe: 5 Milyon 400 Bin Avro
  • Boğaziçi Üniversitesi. Rektör: Prof. Dr. Ayşe Soysal. AB’den Aldığı Hibe: 1 Milyon 800 Bin Avro
  • Dünya Yerel Yönetim ve Demokrasi Akademisi. AB’den Aldığı Hibe: 1 Milyon 225 Bin 650 Avro

Değerli Dostlar,

21 Ekim 2024 günü TBMM Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) grup toplantısında konuşan genel başkan Devlet Bahçeli, kendi partililerini bile şaşırtan şu sözleri söyledi:

“Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM’de DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini açıklasın.”

Peki, şimdi biz bu Devlet Bahçeli’ye ne diyelim? En iyisi, bırakalım Başbuğ Alparslan Türkeş konuşsun,
MHP’nin kurucusu Başbuğ Alparslan Türkeş, yazılı olarak Devlet Bahçeli’yi şöyle tanımlamıştı:

“Bahçeli MİT’tendir, güvenmeyin. MİT, 2010’a kadar CIA ve MOSSAD kontrolü altındaydı. Bahçeli’nin MOSSAD ajanı Fethullah Gülen ile birlik olmasının sebebi budur.”

Değerli Dostlar,

En Büyük Bayramımız Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.

Yılmaz Dikbaş
29 Ekim 2024, Salı
0532 233 31 52

2 Yorum

  • Ali Doğan

    Usta bir yanlışın olacak Alpaslan Türkeş 1997de vefat ettigine göre 2010 yılında kehanette bulunmayip bu cümleyi lurmamistir. Düzeltilse iyi olur.

    ““Bahçeli MİT’tendir, güvenmeyin. MİT, 2010’a kadar CIA ve MOSSAD kontrolü altındaydı. Bahçeli’nin MOSSAD ajanı Fethullah Gülen ile birlik olmasının sebebi budur.”

    • Ilkay

      Yılmaz Hocamın tesadüfü, yanlışı olmaz; ben de sizinle önce hem fikirdim; sonra sözlerini bu şekilde gönderme yaptığını düşündüm. Sormadım. İlginize ve duyarlılığınıza çok teşekkür ederim…

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir