Edebiyat,  Kitaplar,  Şiir,  Toplum

Hayatın Kanatlarında

Hayatın Kanatlarında, Ayten Mutlu’nun toplu şiirleri… Bir yıldan fazladır birlikteyiz bu kitapla. Kâh kütüphanedeki masamda bekler sayfalarını açmamı, kâh salondaki yemek masasında. Balkona, bahçeye çıkardığım da olur kimi zaman. Havalandırılmak ister. Yolculuklara çıkarken yanıma alma şansım yok. Çünkü bir hayli hacimli. Evde isem, her gün bir ya da birkaç şiir okuduğum olur içinden. Sevdiğim şiirleri, beğendiğim dizeleri kurşun kalemimle işaretlemekten hiç geri durmam. Diğer kitaplar; “Ona ayrıcalıklı davranıyorsun,” der gibi baksalar da aldırmam. Çünkü onlar beni iyi tanırlar. Herhangi bir şey açıklama gereği duymam bu yüzden.

“şarkılar söylüyorum yaşama
insana ve aşka dair
kuşluk vakti güneşi çağıran
bir tarlakuşu gibi” (S:66)

Hayatın Kanatlarında değişik bir öykü olup geçti hayatımdan. Kimi şiirlerin içinde kayboldum, kimiyle yürüdüm yollarda. İşten işe, düşten düşe iken ayrılmak istemediler onlar da benden. Öyle dizelerle karşılaştım ki usul usul, hızlı hızlı yer ettiler toplamımda. “Hayatın Kanatlarında” tuttular beni okuduğum başka kitaplara; öykülere, şiirlere, denemelere, romanlara eşlik ederken. Mevsimleri izledik birlikte düş aralıklarından. Ağaçlardaki uyanışları, renk renk giyinişlerini ve soyunuşlarını onların… Kuşları, böcekleri sonra… Yuvadaki çıt sesini yumurtanın. İlk uçuşlarını yavru kuşların. Ve tohum gürültülerini topraktaki. Hasat zamanı hüzünler ördüğümüz de oldu bazılarıyla. Aşk şarkıları, direnç ve devrim şarkıları söylediğimiz de… Gökyüzü derindi, dalgalıydı kimi zamanlar; birlikte seyre daldık. Dağları ve ovaları gezdirdik düşuçlarımızda. Dahası deprem zamanlarında, ağaçlar katledilirken, ormanlar yanarken yüreğimin tanığı oldular. İçimin yangınlarını söndürmede işe koşuldular, su serpip sağalttılar beni. “Şiir de savaşa karşı çıkar mıymış,” demeyin sakın. Benimle savaşlara karşı çıktılar düşünsenize. Savaşlara! Savaşlar bitsin diye kaçak asker kışlaları kurmama bile yardım ettiler düşlerimin eteklerinde. Diyeceğim bu süre içinde gece arkadaşlarım, gündüz arkadaşlarım oldular. Yoldaştılar…Haklarını yiyemem, onlara kötü söz söyleyemem…

“rüzgâr bütün kış ağladı kiremitlerde
yazdan kalan bir şarkı titriyordu sesinde” (S:235)

Hayatın Kanatlarında bir yıldan fazla, yaklaşık 15 ay başucu kitaplarımdan biri oldu az önce de ifade ettiğim gibi. Evime aralıklarla gelen ve her gelişte bu kitaba göz iliştiren dostlarımın merakını da gidermek zorundayım bu arada! Herkesin kendi öyküsünü, kendi şiirini veya kendi romanını okuduğu ama kimsenin kimseyi fazla dinlemediği, kimsenin kimseyi okumadığı, dahası şaşırmaya ve yeni şeyler öğrenmeye gereksinim dahi duymadığı, hızın insanı tamamen kontrolüne aldığı günümüzde bir şairin veya yazarın önce okurluğuna odaklanırım yapıtlarıyla baş başa, düş düşe iken. Kitaplarından okurluk düzeyini keşfederim, keşfetmeye çalışırım. Bu özelliğim aracılığıyla, şansım da yaver giderse, yakaladığım edebiyat zevkinin bir eşi ve benzeri daha yok. Ayten Mutlu’nun toplu şiirleri bu nedenle ilgimi çekti. Türk ve dünya edebiyatını karış karış gezdiğini sezdim. Geleneğin devrimcileştirici etkisini derin hissetim şiirlerinde. Ve şiirle olan serüvenini…Bir kez daha bildim ki iyi şiir yazabilmek için önce iyi bir okur olmak gerekir. Bu yüzden şiirlerinin öğrencisi oldum Ayten Mutlu’nun. Kendi şiir serüvenimi tartmaya çalıştım, kendimi de gözden geçirdim bu süre içinde.

“uyandırmak için seni
ayışığı sonatından geceyi çaldım
ıssız bir şehre gittim hiç gitmediğin
sessizliğe bilmediğin şiirler fısıldadım” (S:464)

Çoklu okumalar yaparken elimdeki kitap ve dergilerle tanıştırmayı ihmal etmediğim Hayatın Kanatları dil tadı bıraktı bende. Düş tadı… Sözcük sözcük koca bir dünya… Sözcüklerin açtığı kapılardan girdim o dünyaya. Zamansız kaldım. Kıyısız, uykusuz, yurtsuz, kimliksiz… İnsan kendini insanda tanırmış ya her şiir bir insandı karşımda adeta. Ben o şiirlerde tanıdım kendimi biraz daha. Kendime doğru yolculuklara çıktım. Kendimden kendime geçtim. Yaşanmamış aşklar ayıkladım Hayatın Kanatları’nda. Kurulmamış dünyalar, çıkılmamış adalar… Geri dönerken de eli boş çıkmak olmazdı karşınıza. Sizler için, bastırılmış kadınlığa isyan ateşi ile karşı duran bir de şiir seçtim yolculuğum sırasında. “Bu Gece Aşk!”

“benimlesin
bu gece her şey bekleyebilir
dönmeyi unutabilir dünya
bir çiçek açmayı unutabilir
evrenin köklerinde pusuya yatmış korku
iğdiş edilmiş korku
nilüfer vadisinde eriyebilir

bedenin köklerinde pusuya yatmış panter
ormanın yolunu kemiren panter
pençelerini geçirmiş kasıklarıma
aramada avını ipekten bir kovukta

benimlesin, vaveyla
tırmanıyor arzunun sarmaşığına
kabuk tutmuş bir yarayı kaşımanın hazzıyla
sıkışmışken işemenin hazzıyla
kemiriyor etin duvarlarını

önce dilin konuşsun, sonra ellerin
al, işte boynum, kuğunun ilk şarkısı
son çığlığı varoluş sapağının
ruhun tene hapsolmuş yalnızlığı
bunlar neşterden kalan memelerim
bağıran bir sızının son karanlığı

güne inat geceyi fırtınayla bölelim
o kuytu mağarada şimşekler çaksın
bırak o sıcak nehir bütün kanatlarıyla
uçan bir ejderhanın göğü delen hızıyla
okyanusun en derin yerine aksın

benimlesin bu gece aşk
aşk bu gece tanrının izdüşümü
yarın uzak
ölüm yarını bekleyebilir” (S:699-700)

Kitapla bugün vedalaştık. Sırada bekleyenler var diyerek raftaki yerine uğurladım onu. “Hayatın Kanatlarında” değişik bir öykü olup geçti hayatımdan böylelikle. Hüznü içimde kaldı ve sevinçten tortusu… Arkasından el sallarken dilimde yakaladığım şu dizeler moral olsun istedim güya; hem kendime, hem ona…

“gün olur açılır kapıları o eski şarkıların
sürer yolculuğumuz” (S:253)

(Hayatın Kanatlarında, Ayten Mutlu, Toplu şiirler, Klaros Yayınları-1.Baskı Ekim 2021, 790 sayfa)

Hayrettin Geçkin

gundemarsivi.com/askerin-turkusu/

Dünya Tanık Ol Bize | Gündem Arşivi, Okuyan ve yazanlar için dağarcık (gundemarsivi.com)

Bi Haldeyiz | Gündem Arşivi, Okuyan ve yazanlar için dağarcık (gundemarsivi.com)

Siz de fikrinizi söyleyin!