Çocuk Gündemi,  Deneme,  Güncel - Aktüalite,  Tarih,  Toplum

Mazhar Müfit Kansu

Atatürk’ün bir elin parmakları kadar az devrimci arkadaşlarından biriydi Mazhar Müfit Kansu.
1872 yılında Denizli’de doğdu. Bundan, günü gününe tam 75 yıl önce, 12 Kasım 1948’de İstabul’da öldü.

Ölümünün 75.yıl dönümünde devrimci Mazhar Müfit Kansu’yu kısaca tanıyalım:

• Mülkiye Mektebi’nden yani Siyasal Bilgilerden mezun oldu.
• Gelibolu ve Edirne liselerinde Tarih ve Matematik öğretmenliği yaptı.
• Anadolu’nun çeşitli yerlerinde kaymakamlık ve valilik yaptı.
• Erzurum’da Mustafa Kemal ile tanıştı. Atatürk ölünceye kadar yakın arkadaşlığı sürdü. Erzurum Kongresi’ne Bitlis Delegesi olarak katıldı.
• Sivas Kongresi’nde Hakkâri Delegesiydi.
• Ziraat Bankası Yönetim Kurulu üyeliği yaptı.
• Son Osmanlı Meclisi’nde Hakkâri mebusu oldu.
• Türkiye Büyük Millet Meclisi 1., 2., 3. ve 4. dönem milletvekiliydi.
Meclis’in 1. döneminde İçişleri Bakanı larak görev yaptı.
• İstiklal Mahkemelerinde (Bağımsızlık Mahkemeleri) başkan oldu.
• Mustafa Kemal ile birlikte olduğğu zamanlardaki olaylarla ilgil özel notlar tutmuş olan Mazhar Müfit Kansu, “Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber” adıyla, anılarını bir gazetede yayınladı. Bu anılar 1960’da, Türk Tarih Kurumu tarafından iki cilt olarak basıldı.

 

“YAZ, MÜFİT!”

Mazhar Müfit Kansu anlatyor:

Erzurum Kongresi yapıldığı dönemlerde Mustafa Kemal ile arasında şu konuşma geçiyor:

“Mazhar not defterin yanında mı?”
“Hayır paşam.”
“Zahmet olacak ama bir merdiveni inip çıkacaksın. Al gel.”

Mazhar Müfit Kansu aşağıya gidip elinde not defteriyle döner.
Mustafa Kemal konuşmayı sürdürür:
“Ama bu defterin, bu yaprağını kimseye göstermeyeceksin. Sonuna kadar gizli kalacak. Bir ben, bir sen, bir de Kalem Mahsus Müdürü Süreyya bileceksiniz, şartım bu…”
Elbette Mazhar Müfit bu şartı kabul eder.
Atatürk “Öyleyse tarih koy” der..
28 Temmuz, 1919 Sabaha karşı.
“Pekâlâ, yaz” diyerek devam eder.
“Zaferden sonra Hükümet biçimi Cumhuriyet olacaktır… Bu bir. İki: Padişah ve Haneden hakkında zamanı gelince gereken işlem yapılacaktır. Üç: Fes kalkacak, uygar milletler gibi şapka giyilecektir.”

Bu anda kalem Kansu’nun elinden düşüverir. Mustafa Kemal’in yüzüne bakar. O da onun yüzüne bakmaktadır..
Kansu, Gazi Paşa ile zaman zaman senli benli konuşurdu. Mustafa Kemal sorar:
“Neden duraksadın?” der.
“Darılma ama paşam, sizin hayal peşinde koşan taraflarınız var” diye cevaplar Kansu.
Atatürk güler.
“Bunu zaman gösterir, sen yaz” der ve sürdürür:.
“Dört: Latin harfleri kabul edilecek”
Kansu, Mustafa Kemal’in sözünü keser:
“Paşam yeter yeter…” der
Mazhar Bey. Biraz da hayal ile uğraşmaktan bıkmış bir insanın davranışı ile:
“Cumhuriyet ilanını başarmış olalım da üst tarafı yeter” der…
Daha sonrasını Kansu’nun cümleleriyle dinleyelim…
Defterimi kapattım. “Paşam sabah oldu. Siz oturmaya devam edeceksiniz, hoşça kalın” dedim. Yanından ayrıldım. Gerçekten gün ağarmıştı. O anda olayların beni nasıl aldattığını ve Mustafa Kemal’i doğruladığını ve Mustafa Kemal’in beni nasıl bir cümle ile yıllar sonra susturduğunu tarih önünde açıklamalıyım…
Aradan yıllar geçmişti…
Çankaya’da akşam yemeklerinde birkaç defa:
“Bu Mazhar Müfit yok mu, kendisine Erzurum’da şapka giyilecek, Latin harfleri kabul edilecek dediğim ve bunları not etmesini söylediğim zaman, defterini koltuğunun altına almış ve bana hayal peşinde koştuğumu söylemişti” demekle kalmadı, bir gün önemli bir ders daha verdi.
Şapka devrimini açıklamış olarak Kastamonu’ndan dönüyordu. Ankara’ya geldiği zaman da otomobille eski meclis binası önünden geçiyordu. Ben de kapı önünde bulunuyordum.. Beni yanına çağırdı ve şöyle dedi:
“Azizim Mazhar Bey, kaçıncı maddedeyiz? Notlarına bakıyor musun?”

MAZHAR MÜFİT PADİŞAH VAHDETTİN’LE GÖRÜŞÜYOR

Önceden randevu alan Müfit Kansu, Vahdettin ile görüşmek üzere Dolmabahçe sarayına gider.

İlk söze başlayan Vahdettin olur:

“Heyeti Temsiliye benim tacı saltanatımın pırlantalarıdır. Allah sizden razı olsun, vatan ve milleti ve saltanatı ve hilafeti kurtardınız. Mustafa Kemal Paşa hazretleri inşallah afiyettedirler, İstanbul’u teşrif etmeye¬cekler mi? Kendisiyle mülakata hasretim.”
Müfit Kansu şaşırmıştır. Heyeti Temsiliye tacının pırlantası mı imiş? Paşa ile mülakata hasretmiş! Onun için mi hurucu sultana karşı çıkan, asi, bâğî diye idamımıza fetvalar çıkartmış ve Kuvayı Milliye’nin imhası için elinden gelen bütün mel’aneti icra etmişti! Şöyle böyle bir cevap ile mukabelede bulundum. Fakat bu derece mürai ve yalancı bir padişahın karşısında bulunmak doğrusu nefret ve istikrahımı bir kat daha arttırmıştı. Nihayet: “Beyefendi, düşmandan memleketimizi kurtarmak için ne gibi çare düşünüyorsunuz?” dedi.
O zaman Bursa henüz Yunanlılar tarafından işgal edilmemişti. Ben de: “Efendimizin Anadolu’ya ve hatta Bursa’ya kadar teşrifleriyle mesele hallolunur.” dedim.
Buna cevaben : “Ne suretle?” dedi.
“Çünkü halk padişahlarını başlarında görürse bir kıyamı umumi olur ki, düşman buna mukavemet edemez.” dedim.
Fakat bu sözüm Vahdettin’in hiddetine neden oldu.
Sert bir tavırla ayağa kalktı :
“Beyefendi, ecdadı izamımın payitahtından bana firar mı teklif ediyorsunuz?” demesi üzerine: “Hayır, milletin ve vatanın bu sıkışık ve zor zamanında ecdadı izamınız gibi milletin başına geçmenizi teklif ediyorum.” dedim. Ben de bunu galiba biraz sert söylemiş olacağım ki Vahdettin cevap vermeyerek başını sağa doğru çevirdi ve denize bakmaya başladı, ben de kapı hizasında duran Yaver Paşaya baktım; bir işaretle mülakatın son bulduğunu, odadan çıkmak lazım geldiğini anlattı.
Odadan çıktım…

Değerli Dostlar,

Atatürk’ün yakın arkadaşı devrimci Mazhar Müfit Kansu’yu ölümünün 75. yılında sevgi, saygı ve özlemle anıyorum…

Yılmaz Dikbaş
12 Kasım 2023, Pazar
0532 233 31 52

Siz de fikrinizi söyleyin!