Deneme,  Edebiyat,  Tartışma,  Toplum

Susarsam… Susmadım.

Yeni bir şey öğrenmek için razı oldum bildiklerimi unutmaya.

Gelişmek için acı çekmeli insan. Gelişmemiş insan bazı acıları hissedemez. O yüzden şaire hak veriyorum. “Acılar da olgunlaştırır insanı.”

Doğrular her zaman doğru değil ki! Ben bu yüzden kimi yanlışlarımın yanındayım hala.

Kendime karşı savaş açıp kendime karşı direndiğim ölçüde ve gerektiğinde kendimi kendime tanık gösterip cezalandırmayı göze aldığım ölçüde kendimi daha güçlü hissediyorum. Kendimi daha insan hissediyorum açıkçası.

Ben her gün yeni biri olmalıyım. Yeni kalbim, yeni bedenim, yeni sevinçlerim, yeni düşlerim ve yeni düşüncelerim olmalı her gün.

Ahlak mı? Zarar görmemek, zarar vermemek ve en önemlisi zarar görenin yanında yer almak… Özgürlüğüm kaynağını başkalarının özgürlüğünü savunan düşüncemden alır. Bu yüzden köleliği seçmedim.

Ölümden korkmamamın nedeni: Başkalarının da yaşam hakkını savunduğum için…

Susarsam…
Susmadım.

Daha çok okuyamadığım ve daha çok gezemediğim için kendimden nefret edebilirim. Bir de sevdiğimi daha fazla söyleyemediğim için sevdiklerime… İnsanları sevdiğim ve onların eksiklerini bir eksiklik olarak görmediğim için hiç pişman olmadım… Bunu iyi huylarım arasında gösterebilirim.

İtaat ettiğim ve emrettiğim hiç kimse yok. Bu yüzden tam olarak hiçbir düşünceye veya inanca mensup değilim. Biliyorum ki birinden korkan, birini korkutan, birine emretmek isteyen veya birine itaat eden kimse sevemez. Çünkü bu mümkün değil.

Benim için doğa hakları da insan hakları kadar önemlidir. Kuşların, otların ve böceklerin dilini bilmediğim için üzülüyorum aslında. En çok taşların sessizliğini dinledim. Kafam “dünyayı yorumlamak değil aslolan onun değiştirmektir” düşüncesine bu yüzden yatmış olabilir.

Tarihi yeniden öğrenmeye kalkarsak ve onunla yüzleşirsek şiddet karşıtı oluruz ve bu da silah tüccarlarının işine gelmez. Asiliğin ve aksiliğin tarihi de yazılır bir gün. En çok merak ettiğim şeydir; savaşlar yasaklanırsa komutanlar ne yapar?

Susarsam…
Susmadım.

Annem on onbeş yaşlarındayken sorduğum soruların başıma bir iş açacağından korkup “senin aklını bağlamak lazım oğul” demişti. Bunu anımsadığıma göre hafızamda bir eksiklik yok.

Nerde benim tahta atım, taş arabam?

Hayrettin Geçkin

Siz de fikrinizi söyleyin!