Köy denince
Çocukluğum düşer usuma
İlk çobanlığım
Ağlamalarım
Gülmelerim
Haylazlıklarım
Başaklar içinde gelin donlu gelincikler
Anızlarda çekirgeler yeryüzü kuşları
Aralarında dolaşan ben
Kara değirmen de vardı
Fabrikalar köyde
Bentleri plajdı
Arkları yüzme havuzumuz
Derinöz kıyıları kumsal
O kadar büyüktü ki gözümüzde çay
Kumlar
Bentler
Koru
Derelerimizin adı
Adlarıyla tezat
Derin dere var susuz
Karanlık dere var gün güneş
Karaağaçlı mevkiinde bir ağaç yok
Bakacak nere bakacak
Kabuklu dedikler üç beş çam
Az gezmedim
Kara lastik ayakkabılarla
Yazıyı yabanı
Dikenler battı taşlar değdi ayağıma
Gözlerimize sütleğenler de sürdük
Kurbağalara eziyetler de ettik
Kargaların yuvalarını da bozduk
Çok haylazdık çok
Bahçelerden tadımlık almak olağandı
Kır çiçekleri toplamak kadar
Kelebeklerin yemişen dikenleri
Dallarında uçuşu gibi
Uçuç böcekleri
Parmak uçlarımızda nazlı
Uçuç dediğimiz
Özgür kırlarda
“Sevdi mi sevmedi” mi diye
Koparmazdık papatyaları
Ne güzelmiş çocukluk
Ne güzelmiş haylazlık
Hırsızlık değilken tadımlıklar
Sevdamız içimizde mahpus olsa bile
Yavuklumuzdan alamadığımız işlemeli mendiller
Veremediğimiz horozlu aynalar
Ne güzelmiş yılda bir kez köyümüze gelen
Kalaycıların parmaklarımıza
Çay kaşıklarından yüzük yapması
Çerçilerin inci boncuk satması
Sevdalar saklı olsa da masum
Açılsa iftiralara mahkûm
Yaşanmayandır
Yaşanılmayandır
Hele bir de köyde isen
Sevdanı akşam güneşinde uykuya
Sabah güneşinde güneşe ver
Saçlarını yeller dağıtsın
Bağrına taşlar bas
Bizim tarlalarımızda
Ağaçlar kadar
Taşlarda var
Tarlalarımızda serin eşmeler
Ekenekleri sulamayan
Adları kendilerine benzer
Kayalı eşme
Kör eşme…
Koşa koşa secdeye varır gibi eğildiğimiz
Can sularımız
Testilerle orak tarlalarına taşırdık
Testilerimiz Âdemin yaratıldığı topraktan
Saf
Temiz
Sırsız
Gün yakıcılığına karşı
Serin tutardı suyumu
Çocuk aklımızla
Bilmeden kumdan kaleler
Çamurdan fabrikalar kurduk
Bir fiskeyle dağılan
Aldırmadık yenisini yaptık
Mikonos adasını bilmeden
Oradakiler kadar çıplak
Onlardan farklı özgürlükte
Çocuktuk masumduk
Beyazdı donlarımız tuman derdik
Atardık kenara
Kum içine gömülürken
Derinöz kıyısında
Şimdilerde o günler geliyor usuma
Çocukluğum
Yan yol
Bakacak
Karaağaçlık
Derin dere
Karanlık dere
Deringöz Ağıtı romanının geçtiği köyüm
Taş Kafa Kamil’in çocukluğu
Kaz çobanlığı yaptığımı anlattığım
Kırlara Kuşlara Veda
Sokulu kaya dediğimiz
Kaya üstünde
Sarnıçlarım gizemi romanı
İki gözüm gibi iki sarnıç
Koruya dağ derdik
İlk şiir kitabım belki ondan
Kaf Dağında Yolculuk
Yabandı ağacımız çalımız
Asiliğimiz ondan belki
Dikenler batardı ellerimize
Çalılar yırtardı giysilerimizi
Asiyim derken
Kan Damladı Düşlerimize
Köyümüze
Karpuz kavun
Kestane portakal
İlçeden gelirdi
Belki çocuklar için ondan yazdım
Portakaldan Dünya
“Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var”
Demiş Ataol Behramoğlu
Şimdi daha iyi anlıyorum
Köyümden aldığım çok şey var
Çocukluğumdan gelen
Muhsin Salman
04.01.2021
Yıl 14 Sayı;81 GÜNCEL SANAT
Biz Haine Hain Deriz
Susmayacağız