Çocuk Gündemi,  Deneme,  Ebeveyn,  Tarih,  Tartışma,  Toplum

Yüce Türk Milleti

Milletimiz ve yurdumuz ile ilgili kaygılarımız her geçen gün artıyor. Türk milletine, bir taraftan olumsuz ve acı veren icraatları uygulamaktan bir an bile vazgeçmeyen bir muktedir, diğer taraftan milletin ihtiyaçlarına hiçbir faydası olmayan gereksiz ve onursuz siyasetleriyle boy gösteren birkaç sözde muhalefet.
Ulusal varlıkları talan edilmiş, ülkenin ekonomisi askersiz, silahsız bir işgale maruz kalmış. Vatan sahipsizliğe, millet kimsesizliğe terk edilmiş ancak yıkımlarla ülkenin sorunlarına her gün bir yenisi daha eklenirken, dertlere çare üreten, yaralara ilaç olan yok. El birliği ve iş birliği etmişlercesine, milleti sahipsiz ve yüzüstü bırakanlar, acı dolu feryatlara, kulaklarını tıkamış, kişisel çıkarları peşinde istikballerini parlatma çabasında. Kimse kimsenin yolsuzluklarını görmüyor, çünkü yurt dışındaki banka hesaplarına bir sıfır daha eklemenin derdinde. Ülke sorunları derinden kaynıyor olsa da umurlarında değil.
Gerçek aydınlarımızın sesi yetersiz, sözde aydınlar ise halkı yalan yanlış bilgilerle, “yapılması gerekler” dışında, bilinçli bir “belirsizlik” inşa ediyor. Böylelikle halkı bilgiden ve gerçeklerden yoksun, gerçek gücünden uzak, çaresizlik içinde örgütsüz, hareketsiz kılıyor. Tüm bunlar, ulusal varlığımıza tehdit eden bir tehlikenin adım adım yaklaştığını gösteriyor ve kaygılarımızın artmasına neden oluyor.
Diğer taraftan, asıl tehlike olan da; sanki kaderimizmiş gibi yüzyıllardır hep bir kurtarıcı bekleyip durmamız. “Nasılsa kahraman birileri çıkar ve makus kaderimizi yener ve huzura kavuşuruz”, dememiz olmuştur. Cumhuriyet öncesi çekilen acılar öylesine büyüktü ki, Namık Kemal şöyle demişti:
“Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini;
Yok mudur kurtaracak baht-ı kara mâderini?”

Burada da bir kahraman beklentisini özetleyen çok net bir yakarışı görüyoruz. Evet, bu kahraman geldi ve dedi ki;
“Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini.
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini.”

Kahramanımız bunu derken ne demek istedi, hiç düşündünüz mü?
“Görüyorum ki siz bir kahraman bekliyorsunuz ama merak etmeyin o kahraman gelecek” ya da “Rahat olun beklediğiniz o kahraman benim”, mi demek istedi acaba?

Hayır!..
“Türk milletinin azim ve kararı bu makus kaderi yenecektir!..”, demek istedi ve dedi de. Ama sonra da gördü ki; karşılarına çıkan her engelde eskiden olduğu gibi yine birilerinden medet ummakta edilen ısrar karşısında da şunu dedi:
“Çektiğiniz acılara rağmen, kurtulma çabası göstermeden kendinize bir kurtarıcı gelecek diye bekliyorsanız, ben size hiçbir şey öğretememişim demektir”

Bu sözlere kulak verip anlaşılmalıdır ki; Türk milleti olarak artık kendi yolumuzu çizerken vereceğimiz azim ve kararımız, geleceğimizi belirleyecek. Yeryüzünde, kendimize ait olan bu topraklarımızı, ya babalarımız gibi koruyup evlatlarımıza teslim edeceğiz ya da sırf nefes almak uğruna, korkakça ve onursuzca Anayurdumuzu alçaklara terk ederek, kapılarında kulluğa razı, aşağılık bir yaşamı tercih edeceğiz.
Oysa Türk’ün Atası ne demişti hatırlayınız:
“Böyle aciz ve onursuz yaşayacaksa bu millet, yok olsun daha iyi!..”

Ve nasıl dualar etmişti yüce Bilge Kağan:
“Ulu Tanrı Yüce Tanrı
Acunu Yaratan Güzel Tanrım;
Türk’e insaniyetten evvel TÜRK milletini düşündür.
İnsanların insaniyet dedikleri şey, göz boyamak için icat edilmiş bir boyadır.
İnsaniyet maskesi taşıyan öyle milletler vardır ki maskelerinin altında canavarlar yaşar.
İnsaniyeti gören olmadı.
Tanrı, Türk’e sağlam, sürekli irade ver!
Güçlüklerde, sabrını, tahammülünü ayni zamanda gayretini arttır!
Ona esas seciye olarak vazife muhabbeti ve mesuliyet duygusu ver!
Mesuliyeti TÜRK yurdundan eksik etme!
En büyük kuvvetin TÜRKLÜK, asil olduğunu Türk’e öğret!
Tanrım;
Türkçe konuşulan, Türk’e yurtluk etmiş olan yerleri kıyamete kadar Türk’ün hükmü altında bırak!..”

Ey yüce Türk Milleti, unutma ki insanlık azim ve kararına muhtaçtır. Bu güç, damarlarında sana Yüce Tanrı tarafından bahşedilen kanda mevcuttur.

Mehmet R. Aşar

Siz de fikrinizi söyleyin!