Deneme,  Güncel - Aktüalite,  Siyaset,  Tarih,  Tartışma,  Toplum

Uygar Avrupa (!)

HİTLER’İ, MUSSOLİNİ’Yİ VE FRANKO’YU ‘PSİKOLOJIK BİR SAVAŞ’LA AKLAYAMZSINIZ!..

Anlamalısınız artık; Faşizm‘in ve Nazizm’in Avrupa’ya Doğudan gelmedi!..
Vahşetlerinizin kaynağı Kemalizm ve İslamizm değildir!..

Dünyada bir eşi ve benzeri olmayan; Hitler’in Nazizmi ve Mussoli’nin faşizminin barbarlığını Türklere ve Ata’sına mal edemezsiniz!..

İnsanın yaşama hakkı, kişinin bedensel ve ruhsal dokunulmazlık hakkı, Özgürlük ve güvenlik hakkı, Eğitim hakkı, düşünce hakkı, inanç hakkı, yasalar önünde eşitlik hakkı, kadın hakları, çocuk hakları, sosyal güvenlik ve sosyal yardım hakları, oy kullanma ve aday olma hakkı vs. işte tüm bu insanlık hakları; Fransa ihtilallerine rağmen, Avrupa’da, Avrupalılarda, yokken; yıktıkları Osmanlı İmparatorluğunun küllerinde doğan Türk ruhunu timsali ve Atası Mustafa Kemal Atatürk ile Türkiye Cumhuriyeti’nde mevcuttu.

Büyük devlet adamlarınız, liderleriniz, biz Türkler için söylenenleri ne de çabuk unuttunuz?

İnsanlık nedir, adamlık nedir, hatırlayınız:

“İnsanları yücelten iki büyük meziyet vardır: Erkeğin cesur kadının namuslu olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını şereflendiren bir meziyet vardır. İcabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar vatanına bağlı olmak. İşte Türkler bu meziyetlere ve fazilete sahip kahramanlardır. Bundan dolayıdır ki Türkler öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler.” diyen imparatorunuz Napoleon Bonaparte.

“Dağ başındaki haydutlar diye isimlendirdiğiniz kahraman Mustafa Kemal ve O’nun tüm askerleri burada olsalardı, teker teker hepsinin heykellerini dikerdik. Böylesine kahraman bir antlaşma imzalamaktan gurur duyuyorum.” Fransa Başbakanı, Aristide Briand, 1921.

“Eğer kendilerini tanımış olsaydınız, Türklere hayran olurdunuz.” İngiliz Diplomat, Yazar, Asker – Sir Mark Sykes.

“Yıllar süren silah arkadaşlığımız döneminde, kendisini öldürmeye, yurdunu elinden almaya gelenlere karşı hiçbir gaddarlıklarını görmedim. Yaralı düşmanlarını sırtlarında siperlerine getiriyor, sargı bezi olmadığı zaman, yedeği bulunmayan gömleklerini yırtarak onları sarıyorlardı.” General Liman von SANDERS – Çanakkale’de 5’nci Türk Ordusuna komuta etmiş Alman Generali.

“Bütün milletler arasında en namuslu ve dostluk kurmada tereddüt edilmeyecek olan yalnızca Türklerdir. Henüz yabancı tesiri altında kalmamış olan bir köye gidecek olursanız; gerçek misafirperverliğin ne demek olduğunu orada görüp öğrenirsiniz.” William Martin.

“Poltava’da esir oluyordum. Bu benim için bir ölümdü, kurtuldum. Buğ nehri önünde tehlike daha kuvvetli olarak belirdi; önümde su, ardımda düşman, tepemde cehennemler püsküren güneş… Su beni boğmak, düşman beni parçalamak, güneş beni eritmek istiyordu; yine kurtuldum. Fakat bugün esirim, Türklerin esiriyim. Demirin, ateşin ve suyun yapamadığını onlar bana yaptılar, esir ettiler. Yalnız ayağımda zincir yok, zindanda da değilim; istediğimi yapıyorum. Fakat bu defa da şefkatin, asaletin, nezaketin esiriyim. Türkler beni işte bu elmas bağa sardılar. Bu kadar âlicenap, bu kadar asil, bu kadar nazik bir milletin arasında hür bir esir olarak yaşamak, bilsen ne kadar tatlı.” Demirbaş Şarl -İsveç Kralı (Ruslardan kaçıp Osmanlıya sığınmıştır).

Asırları aşan adam dediğiniz Atatürk için söylediklerinizi de hatırlayınız:

“Akıllı ve barışçı yöntemlerle gerçekleştirdiği eseri halkların tarihinde izlerini bırakacaktır.” diyen Fransız Cumhurbaşkanı Albert Lebrun.

“Her şeyden ötesi, o bir kurucudur, modern zamanların en büyük ulus kurucusudur.” Andrew Mango.

“O genç ve dahi Türk şefinin o esnada Çanakkale’de bulunması, Müttefikler bakımından talihin en acı darbelerinden biridir.” İngiliz yazar Alan Moorehead.

“Mustafa Kemal Atatürk, kuşkusuz 20. yüzyılda dünya savaşından önce yetişen en büyük devlet adamlarından biri, hiçbir millete nasip olmayan cesur ve büyük bir inkılâpçı olmuştur.”İsrail Başbakanı, David Ben-Gurion, 1963.

“Sovyet Rusya Hariciye Nazırı Litvinof ile görüşürken kendisine onun fikrince bütün Avrupa’nın en kıymetli ve en ziyade dikkate değer devlet adamının kim olduğunu sordum. Bana Avrupa’nın en kıymetli devlet adamının Türkiye Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal olduğunu söyledi. Benim üzüntüm, bu adamla tanışmak hususundaki şiddetli arzumun gerçekleşmesine artık imkân kalmamış olmasıdır.” ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt.

“Kemal Atatürk’ün karakterinin bir cephesini göstermek itibariyle bir noktayı hatırlatmak isterim. Bize savaşlarından birini anlatıyordu. Birdenbire durdu: “Görüyorsunuz ya”, dedi. “Birçok zaferler kazandım. Fakat bunların en büyüğünden sonra bile her akşam, savaş alanlarında ölen bütün askerleri düşünerek içimde derin bir keder duyuyorum.” Cesaret ve zekâsından başka yüreği bu kadar yüce olan böyle bir şef’in, yurdu için mucizeler yaratmış olmasına şaşılabilir mi?” George Bennes, Vu Gazetesi, Fransa, 1938.

“Büyük Yunan filozofu Platon’un ‘Krallar filozof olsa ve filozoflar kralların tahtına otursaydı’ şeklindeki dileği, iki bin yıllık tarihte gerçekleşmedi. Halbuki, 20. yüzyılda ilk defa olarak Atatürk’ün şahsında Platon’un istediği gibi, kelimenin tam anlamıyla bunu görmekteyiz. O, dahi bir fikir adamı olarak bir milletin, yani Türk milletinin mukadderatını ele almış ve bu milletiyle atıldığı Kurtuluş Savaşı, bu milletin medeni durumunu değiştirmiş bir inkılap ve diğer milletlerin haklarını da koruyan barış ile insanlığa muhteşem bir örnek vermiştir…
Istırap çeken dünyada barış ve esenliği yeniden kurmak ve insanlığın yalnız maddi değil, manevi gelişmesini sağlamak isteyenler Atatürk’ün iman verici ve yön göstericiliğinden örnek ve kuvvet alsınlar.” Herbert Melzig, Alman tarihçi.

“Şaşırtıcı ve çekici bir kişi. Asker olarak büyük, fakat devlet adamı olarak daha büyük.” Japon Times.

“Bütün dünya 10 Kasım’da biz Almanların da dostluk ve saygı ile bağlı olduğumuz bir insanın hayatını ve eserlerini takdirle anmaktadır. Atatürk, daima Türkiye ile Avrupa arasında sıkı bağlar kurmaya çalışmıştır. Ludwing Erhard, Batı Almanya Şansölyesi, 1963 İnsanlığın bütün belirtileri O’nda kendini hemen gösteriyor.” Noelle Gazetesi, Fransa.

“Atatürk öldü. Barış kubbesinin Doğu sütunu yıkıldı. Artık evrende barışı kimse garanti edemez. Nitekim Avrupalı devlet adamları; O’nun 1930’da yaptığı uyarı ve tavsiyeleri dinlememiş ve dünyayı 1939 yılında ikinci büyük savaş felaketinin içine sürüklemişlerdir.” Sanerwin Gazetesi, Fransa.

“İngiltere önce, cesur ve asil bir düşman, sonra da sadık bir dost olarak tanıdığı büyük adamı selamlamaktadır.” Sunday Times Gazetesi, Birleşik Krallık.

Güneşi Batmayan İmparatorluk dediğiniz İngilizlerin de selam durduğu bir yüce kişilikten utanmıyorsanız; “Atatürk, uluslararası anlayış, iş birliği, barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi, olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir devrimci, sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önder, insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü, yaşamı boyunca insanlar arasında renk, dil, din, ırk ayrımı gözetmeyen, eşi olmayan devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusudur.” diyen UNESCO’nun bu Atatürk tanımından da mı utanmıyorsunuz?

“Naziler, İslamcılar ve Modern Orta Doğu’nun Yapımı” adlı kitabınız (Barry Rubin ve Wolfgang G. Schwanitz), Nazi Partisinin 24 Şubat 1920’de yayımlanan parti programında Yahudi Düşmanlığının yazılı olduğundan neden hiç söz edilmiyor?

HİTLER’in Yahudi Soykırımı suçunu, Kudüs Müftüsü Hacı Emin El Hüseyni’nin azmettirmesi sonucu işlediği savunuluyordu. Ama İsrail Başbakanı Netanyahu bile, 20 Ekim 2015’te Kudüs’te toplanan 37. Dünya Siyonist Kongresinde, kitabın tezini çağrıştıracak biçimde, Hitler’i, Yahudi Soykırımı suçundan aklama saçmalığına girişti.

Netanyahu, Nazi Lideri Adolf Hitler’in planının Yahudileri soykırıma tabi tutmak olmadığını ancak dönemin Filistin Müftüsü tarafından ikna edildiğini öne sürdü. Kudüs’te düzenlenen bu Siyonist Kongresinde konuşan Netanyahu, Holokost hakkında dikkat çekici iddialarda bulundu. “Hitler Yahudileri yok etmek değil sürgün etmek istemişti” diyecek kadar onursuz konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Filistin Müftüsü Hacı Emim el-Hüseyni Berlin’e giderek ona ‘Yahudileri sürgün edersen hepsi buraya (Filistin’e) gelir’ dedi. Hitler ‘Peki ne yapayım onlara’, diye sordu. Hüseyni ‘Yak onları’ dedi…”
22 Ekim 2015 günlü Washington Post Gazetesinde yayımlanan Evgeny Finkel imzalı “Netanyahu, Soykırımda Bir Filistinliyi Suçluyor. Kanıtlar Ne diyor?”, başlıklı yazıda Netanyahu’nun bu sözleri, Barry Rubin’in kitabıyla birlikte değerlendiriliyor ve “Netanyahu’nun Yahudi Soykırımı suçunu Hitler’den alıp Filistinlilere giydirerek, İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırılarını meşrulaştırmaya çalıştığını” belirtiyordu. Tarihçiler, Hitler’in Yahudi öldürmeye Hacı Emin el Hüseyni ile görüşmesinden daha önce başladığını kanıtlayarak, Yahudi Soykırımda İslamcılığın azmettirici rolü bulunmadığını ortaya koydular.

Netanyahu’nun sözleri kabul edilirse ne mi olur?

‘Uygar Avrupa’ imgesini bozan Nazi vahşeti Avrupa’dan kaynaklanmamış, İslamcıların Doğu’dan Avrupa’ya getirdiği, kökü Doğu’da olan bir barbarlık olacak; Hitler, İslamcıların etkisi altına giren ve onlar tarafından kullanılan bir deli olarak görülecek ve böylelikle daha önce ‘Avrupalı Hitler’e yöneltilmiş olan suçlama ve lanetlemeler, artık İslamcılara, Filistinli Müftü Hacı Emin el-Hüseyni’ye ve Filistinlilere yönelecektir. Bu nedenle Netanyahu’nun düşman gördüğü Filistinlileri ‘Yahudi Soykırımını Azmettiricileri’ başlığıyla yaftalaması, bir ‘Tarih Üzerinden Psikolojik Savaş’ın örneğidir.

Efendiler!..

HİTLER’İ, MUSSOLİNİ’Yİ VE FRANKO’YU ‘PSİKOLOJIK BİR SAVAŞ’LA AKLAYAMZSINIZ!..

“Nazizm’in Kaynağı Avrupa Değil, Kemalizm” yalanı, Harvard Üniversitesi Yayınevinin 20 Kasım 2014 günü piyasaya sürdüğü bir kitapla dünya kamuoyuna sürüldü. Bu kitap, Hitler’in ve Mussolini’nin kendilerine Atatürk’ü örnek aldıklarını, bütün insanlık suçlarını Atatürk ve Atatürk Türkiye’si örnek, rol model alarak işlenmiş olduklarını ileri sürüyordu.

The Times Gazetesinin 4 Mart 2015 günlü Edebiyat Eki’nde bu kitabı tanıtan Geralt Butt; “Orta Doğu devlet başkanları, dünyanın başka yerlerindeki emperyal yöneticilerin öykünmeye çalıştıkları örnek liderlik şablonları oluşturarak konumda olmadılar. Ancak dikkate değer bir istisna var; Mustafa Kemal Atatürk”(!) sözleriyle Atatürk’ü, Hitler ve Mussolini tarafından taklit edilen bir lider olarak gösteriliyordu ki, buna göre soykırım vs. insanlık suçları işleyen Hitler ve Mussolini, bunları Kemalizm’in Avrupa’daki uygulayıcı olarak gerçekleştirmişlerdi. Kitabın ön sözünde; “Bu kitap (…) bizzat Nasyonal Sosyalizme bakış açınızı değiştirmeye kalkışır” deniliyordu. Kitabın amacı; Nasyonal Sosyalizme Avrupalı bir ideoloji olarak değil, Avrupa’ya dışarıdan, Doğu’dan, Türkiye’den, Atatürk Türkiye’sinden ithal edilmiş bir ideoloji olarak bakılmasını sağlamaktı.

Bu faaliyetiniz; dünyada Nazizm’e duyulan nefreti Kemalizm’e ve Hitler’e duyulan nefreti, “Tarih Üzerinden Psikolojik Savaş” ürünü ile Atatürk’e yöneltmekte, “Nazizm’in Faşizm’in insanlığa karşı işledikleri Yahudi Soykırımı gibi suçların kaynağı Atatürk’tür, Türk Kurtuluş Savaşı’dır, Türk Devrimi’dir” (!) tezi, siz çatal dilli Küresel Çeteye hizmet eden bazı Avrupalıların maharetinden başka bir şey değildir.

Böylesi asılsız propagandalarınızın yanıtsız bırakılacağını sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Tarih yalanları affetmez ve etmeyecektir.

Biliyoruz ki sömürdüğünüz milletler, “O büyük insan yalnız Türkiye için değil, bütün Doğu milletleri için de en büyük önderdi” diyor.

Tarihte hep dayak yediğiniz Türk milletine olan nefretle bizi karalayabilir hatta öldürülebilirsiniz ama mağlup edemezsiniz ve edemeyeceksiniz!

Mehmet R Aşar, 23 Kasım 2021, Antalya

Kaynaklar:

1-https://www.facebook.com/BanuAVAR/posts/443156777173319
2-https://onedio.com/…/iklim-aktivisti-greta-thunberg-in…
3-https://www.tamgaturk.com/…/gretanin-grubu-ataturke…

Bir yorum

reparreklam için bir cevap yazınCevabı iptal et