Deneme,  Siyaset,  Tarih,  Toplum

Kahraman Mehmetçik ile Anzak Conisi

“Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız.

Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız bizim bağrımızdadır.

Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır.”

Atatürk’ün 1934 yılında, 18 Mart törenlerinde okunmak üzere hazırlayıp dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’ya verdiği söylenen bu metin Çanakkale’ye anıt olarak dikilmiştir. Soru şu:

Bu yazı ve dikilen anıt, Atatürk neden sağ iken gündeme gelmemiş, vefatından sonra konu olmuştur, nedenini bir bileniniz var mı?

Anzak analarına bunları yazdırtan Yüce Atatürk’ümüzün, Türk analarının yüreklerinin acısını bir nebze olsun dindirmek üzere birkaç cümleyi neden esirgemiş ki, hiç düşündünüz mü?

Her şeyden daha önemlisi:

Uğruna ömrünü adadığı, her şeyden yüce tuttuğu aziz milletinin analarına önem vermediği bir dünya lideriydi diyebilir misiniz? Diyenin dili kurur, elbette hayır!

Dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, ne yazık ki “Atatürk’ün yazıp bana verdiği” dediği bu sözlerin hiçbir belgesi ve dayanağı yoktur. Bu nedenle anıta yazılacak kadar önemli bulunup yazılan bu yazı Atatürk’e ait değildir. Gerçekte Atatürk’e ait olan ve kendisinden Avustralya kamuoyu için savaş hakkında bir şeyler söylenmesini isteyen gazetecilere verdiği demeç aynen şöyledir:

“Vatanın müdafaası için burada, aziz kanlarını döken Türk çocuklarına ebedi minnetler. Medeniyet tarihi, yarın karşı karşıya yatanlardan (koyun koyuna yatanlar değil) hangisinin fedakarlığını daha haklı ve daha insani bulacak ve daha ziyade taktir edecektir. Tecavüz etmiş olan onların abidelerini mi, yoksa vatanını müdafaa eden kahramanların hala el uzatılmamış mukaddes taş ve toprak halinde bırakılmış olan bu izleri, bu kahraman izlerini mi?”

Kat’i hükmü medeni insanlığın taktirine güvenerek bırakabiliriz.
Temennimiz bu ölü abidelerinin bir daha dikilmemesidir.”

İşte yücelik ve Türk’ün Yüce Atası.

Atanın gerçekte olan bu sözleri üzerine, Avustralya kamuoyunu, gereksiz bir savaşa sokulduğunu unutturmak, Emperyalist ülkelerin sadece çıkarları uğruna can verdiklerini anlamamalarını sağlamak adına, sinsice hazırlanmış bu yazıyı şimdi tekrar okuyun. Geçek bütün çıplaklığıyla ortadadır, göreceksiniz.

Evet; bir tarafta uzak diyarlardan gelip emperyalistlere hizmet adına yabancı topraklara saldırdığı için kanı dökülmüş ANZAK CONİSİ; diğer tarafta yurdunu, namusunu müdafaa uğruna kanını dökmüş, TÜRK MEHMETÇİK…

Askerin teftişi ve denetimi sırasında cılız diye Türk askerini hor gören Alman Generali Liman Von Sanders’i, Mehmetçiğine tokatlatan Mustafa Kemal, mümkün müdür ki, elin Coni’si ile Mehmed’ini aynı değerde görsün, bununla da yetinmeyip dünyaya ilan etsin kabul etsin?
Bu asla mümkün değil.

MEHMETÇİK İLE CONİ’Yİ, AYNI DEĞERDE GÖREN ÖNCE İNSAN DEĞİL, SONRA DA TÜRK DERSEN; HİÇ DEĞİL!..

Mehmet R. Aşar, 27 Mart 2019 Antalya

Siz de fikrinizi söyleyin!