Deneme,  Kitaplar,  Toplum

Gülükan üstüne

Bu şiirleri değirmende yazmamış Halis.

Kendi acılarına kıvrılsaydı ve başkalarının acılarına yabancı kalsaydı, yine şiir yazardı da Gülükan çıkmazdı ortaya.
Şiiri salt duygu işi sanıp el değmemiş duyarlıklar edinmeseydi, bizi huzursuz etmeye, bizi onarmaya, bizi kendimize yolcu etmeye asla yetemezdi gücü.

Taşı, toprağı ve suları okumasaydı, onların dilini bilmeseydi sözcüklerin kapılarını zorlayabilir miydi böylesine? Hiç sanmam!

İnsana diye yola çıktığında sık sık kendine rastlamamış olsaydı, şiir tutar mıydı elinden? Onu da sanmam.
Yolu var mı daha? O kalbinden beri yolcu. Esas olan yolun kendisi onun için. Kendini arar gibi kaybola kaybola yol alıyor zaten.

Ağaçların, kuşların, suların imdadına koşarken şiirin nasıl yazıldığını sormak lazım ona bence ve derelerin kardeşliğini anlatmak için kaç sözcükten yardım aldığını, hangi sözcüklere yardım ettiğini…

Adaletin, eşitliğin, özgürlüğün tadını bilen ama yoksunluğunu çektiği için isyan eden şiirlerinin nasıl bir hukuk kurmak istediğini de sormalı Halis’e…

Bana kalsa insanı savunmak mı zor, doğayı mı diye de sorarım… Madencilere ve HES’lere karşı hangi şiirlerinin daha iyi pankart tuttuğunu anlamaksa hiç kuşkusuzu bizlere düşer.

Yeni yazacağı şiirlerinde kuşların çekinmeden uçabilecekleri bir gökyüzü olacak mı sorusu şimdilik erken olur.

Ama insanı sorabiliriz. İnsan neresi usta?

Bize şehirle şiir arasını işaret edebilir.

Ben şu bahse girebilirim kendisiyle: Yaralarından daha çoook şiir akacak Halis’in…Ve onları acı çekerek sevinçli şarkılara tercüme edecek.

Aşk da yardım edecek kendisine.

Gülükan, sözcükler boyu nasıl yürüyeceğinin göstergesi.

Belli ki dünya konukluğunda çok aşk, çok düş, çok iş gelmiş başına, daha da gelecek.

Hukukçu biri ya Halis… Yüreğine sözcükler giydirerek ve iyi savunacak kendisini.

Onu kimse döndüremez kendini savunmaktan.

Yolun şiir olsun Halis!

Yükün şiir olsun.

Hayrettin Geçkin

Siz de fikrinizi söyleyin!