Deneme,  Ekonomi,  Güncel - Aktüalite,  Siyaset,  Tarih,  Tartışma,  Toplum

Ata’mızın fotoğrafının olduğu Türk Lira’mız

Değerli okurlar sizlere çok önemsediğim ve bir o kadar da çok üzüldüğüm bir konu olan, Türk parasının aşırı değer kaybı sonucu ülkemiz her taraftan yabancı akımına uğramasından başlayarak, zincirindeki etkilerle birlikte önerilerimi belirteceğim. (Türk lirasının değerinin yabancı paralar karşısında değer kaybetmesinin sorumlularını eleştirmeyi düşünmüyorum şimdilik!)

Edirne’nin her tarafında Bulgaristan ve Yunanistan yazan tabelalarını görüyoruz, yemek fişlerinde Bulgar levası,
veya dolar geçerli… Üzerinde büyük önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK‘ün resimleri olan milli paramız TL ne yazık ki geçerli değil! Bu acı gerçeğe ülkemizin her yanında tanık oluyoruz; Doğuda Iğdır’da Azerbaycanlılar, Artvin şehrimizde Gürcüler.

1) Suriyeliler sığınmacı değil “geçici koruma altındaki halktır “!
2) Gaziantep‘te 450 bin Suriyeli yaşıyor tabelalar çoğunlukla Arapça!
3) Hatay‘da 435 bin (şu anda Türk nüfusunu geçmiş durumda) Türk dili değil, çoğunlukla Arapça konuşuluyor.
4) Şanlıurfa‘da 423 bin Arap.
5) Kilis‘te 104 bin Arap.
(Kaynak; Araştırmacı gazeteci sayın Saygı Öztürk’ün yazısından bir alıntı.)

Görüldüğü gibi, Ülkemizin çok büyük bölümünde Türkçe yok gibi! Ata’mızın Resmini taşıyan Türk lirası geçerli değil nedeni; Yüce meclisimizde İktidar ve Muhalefet partilerinin kavga etmeleri!!!

Büyük önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK‘ün Türk Dili ile ilgili özlü sözlerinden bir demet ileterek sizlere öğütlerini hatırlatmayı umuyorum.

Türk milletinin dili Türkçedir. Türk dili, dünyanın en güzel ve en zengin dilidir. Onun için her TÜRK dilini çok sevip onu yüceltmeye çalışmalıdır. Türk dili Türk ulusunun yüreğidir beynidir.

Bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan korumasını bilmelidir.

Ata’mız Türk Dil Kurumunu 1932 yılı 12 Temmuz’da kurmuştur.

Ata’mız 1 Kasım 1936’da (ki artık hastalığının arttığı günlerdi!) mal varlığının bir bölümünü Türk Dil Kurumuna ve Türk Tarih Kurumuna bırakmıştır (daha sonraki dönemlerde yok edilmiştir, yazıklar olsun demekle yetiniyorum).

“Bugünden itibaren divanda, dergahta, mecliste ve meydanlarda TÜRK dilinden başka dil konuşulmayacaktır.”

Karaman oğlu Mehmet Bey 13 Mayıs 1277 yılında bu konuşmayı yapmıştır. Bu nedenledir ki her yıl 13 Mayıs Türk Dil Bayramı olarak kutlanır….

Sayın değerli arkadaşlarım benim üzerinde büyük Ata’mızın resmi olan Türk parasının saygınlığına olan tutkumu hepimizin iyiliği için paylaşacağınıza güvenim tamdır.

Konuyla ilgili okuduğum haberlerden alıntıları sizlere ileterek bu yazımı tamamlıyorum.

Dünya’dan son TL Haberleri

Dünya, artık Türkiye’yi kıskanmıyor olmalı. Dünya gazetelerindeki demeçlerde durumu okumak mümkün. Gurbetçiler, akrabalarına yardım için bankalara akın ettikçe de dikkatleri üzerimizden çekilmeyecek gibi.

“Türk parası hızla değer kaybediyor. Erdoğan’ın politikası giderek daha öngörülemez hale geliyor. Bunun Türkler için dramatik sonuçları var: Milyonlarca insan tasarruflarını yitiriyor ve bankalar iflas tehdidi altında. Ancak Erdoğan, enflasyon teorisine bağlı kalıyor. Türk para birimi haftalardır uçurumun derinliklerine iniyor. Ama bu Merkez Bankası’nın eylemlerinin sonucu. Onlar, kendi enflasyon teorisini icat eden Erdoğan’ın talimatlarını takip ediyor. Birçok kişi, Lira’daki düşüş artarsa, bu politikadan dönüleceği görüşündeydi. Ancak Erdoğan’ın rota değiştirmek yerine Türk finans sistemini çökertebileceği görüldü” denildi.

Die Welt, “Erdoğan, Türkiye’yi iflasa sürüklüyor” başlıklı geniş bir analiz yayınladı; kaynak Sözcü.

Bağımlı ülke olduğumuzdan yükselen dövizle birlikte artık hayatta kalma mücadelemiz daha da zorlaştı. En başta yabancı ülkelerden aldığımız ilaçlar yakında ilaç krizine gebe görünüyor. Birkaç aydır süre gelen ilaç eksikliği birçok hastamızı zorda bıraktı.

“Fransız haber ajansı AFP, Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz ile ilgili kapsamlı bir haber yayınladı. Türk Lirası’nın değer kaybetmesiyle birlikte binlerce Türk vatandaşının eczanelerde “ortadan kaybolan ithal ilaçları” bulmak için bir yarışa girdiğini yazan ajans, özellikle nadir görülen hastalıklardan mustarip olan Türklerin eczaneleri arşınladığı ve ithal ilaçları bulmaya çalıştığını aktardı.

Ajans, “Türkler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geleneksel piyasa teorisine karşı çıkan kararlarıyla hızlanan döviz çöküşüyle birlikte zorlanıyor. Türkiye’nin lideri, benzer durumda  olan ülkelerde normalde yapılacak olanın tersini yapıyor. Türk Lirası sadece kasım ayında değerinin yüzde 40’ını kaybetti. Bir TL ile ocak ayında 13 ABD senti alınabilir” yorumunu yaptı.

AFP’de yer alan haberde, “Kriz, insanların birikimlerinin değerini yok etti ve temel ihtiyaçları daha da pahalı hale getirdi. Birçok insan resmi yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bu durum ayrıca diyabetten, kansere, gripten kalp rahatsızlıklarına birçok alanda ithal ilaçların Türkiye’deki 27 bin eczanede bulunmasını neredeyse imkansız hale getirdi” denildi.

AFP’ye konuşanlar ise çocuklar için geliştirilen şurupların tedarikinde sorun yaşandığını öne sürerken, ateş, mide bulantısı ve karın ağrısı gibi hastalıklar için de ilaç sıkıntısının büyük olduğunu aktardı. Ajansa konuşan bir eczacı ise, “Diyabet, hipertansiyon, astım gibi hastalıklar için ilaç bulamamaya başlıyoruz. Bu bir ilaç krizine dönüşebilir. Yerine yenisini alamadığımız için şu an elimizdeki ilaçlar bütün stokumuz” yorumunu yaptı.

 Ajansa konuşan sağlık çalışanları, yabancı ilaçlara olan bağlılığı azaltmak için uzun vadeli bir çözüm bulunması gerektiğini söyledi. Ajans, küresel ölçekte hammaddenin tedarik sıkıntısı sebebiyle de fiyatların arttığına dikkat çekti. Kaynak Cumhuriyet.

“Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) para politikası adımlarının Türk Lirası’na (TL) etkilerini değerlendiren Danimarka merkezli çok uluslu finans kuruluşu Danske Bank, bu politikada bir değişikliğin ufukta görünmediği ortamda, düşük reel faizler, zayıflayan global finansal şartlar ve zayıf temel göstergelerin TL’yi daha aşağı çekeceğini öngördü.

TCMB’nin sınırlı rezervleri nedeniyle yaptığı son müdahalelerin TL’de değer kaybının önüne geçemediğini belirten Danske, bu müdahalelerin TL’de değer kaybını durdurmaktan çok Merkez Bankası’nın kredibilitesine zarar verdiğini savundu.

“TL’de değer kaybı devam edecek” diyen Danske Bank’tan 3 senaryo tahmini sunuldu. 

Yayınladığı raporda, Türkiye için gelecek 3-6 aya yönelik olarak 3 senaryoyu değerlendiren Danske Bank, TCMB para politikasında değişiklik olmaması, cari politika duruşunun devam ettirilmesi ve faizlerin gelecek 3-6 ayda değiştirilmemesi senaryosuna yüzde 50 olasılık verdiklerini belirtti.

1- Faiz oranlarının düşük kalmaya devam etmesi ve enflasyonun yükselmeye devam etmesine bağlı olarak negatif reel faizin derinleşeceğini, enflasyonun yüzde 40 seviyesine kadar yükselmesi olasılığı bulunduğunu ifade eden Danske, bunun TL’yi ilk çeyrekte daha da zayıflatacağını öngördü.

2- Uygulanan politikalarda bir dönüşü içeren senaryoya yüzde 30 olasılık veren Danske, bu senaryonun gerçekleşmesi halinde TL’nin istikrar kazanmasına destek vereceğini vurguladı.

3- Danske Bank, faizlerin daha da düşürüldüğü, fiyat ve sermaye kontrolleri gibi olağanüstü politika tedbirlerinin uygulandığı bir senaryoya ise yüzde 20 olasılık verdiklerini belirtti. Kaynak BirGün.”

Ülkemizin gidişatı yönünde olasılıkları Danimarka’dan okurken, ilaç sıkıntılarımızı da Fransa’dan okuyup, üzerine gurbetçilerimizin akrabalarına destek olmaya çırpınmasını da Almanya’dan okurken; dünyada bir zamanların Bağımsız Türkiye’sinin torunları olarak halkça nasıl göründüğümüzü daha fazla düşünmek istemiyorum. 

Son olarak notlarım;

1- Bugün tarihimizde İzmir’in Menemen ilçesinde Yedek subay Kubilay’ın ve onun yardımına koşarak yobazlar tarafından şehit edilen bekçi Hasan ve Şevket’in katledilmesi Ata’mızı çok üzmüştür!!! Şehitlerimizin anıları önünde saygı ile eğiliyorum…

2- Değerli arkadaşlarım bugünkü yazımın konusu uluslararası ilişkilerin ikinci yazısıydı, ancak ülkemizdeki  gelişmeler çok sıcak ve acildi. Benim önceliğimi değiştirmek zorunda kaldığımı da bilginize arz ederim. Yine de uluslararası (dış siyaset) yazımı ertelemek zorunda kalsam da yazacağım. 

 

Siz de fikrinizi söyleyin!